1998’de Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Din Felsefesi Anabilim Dalında, ‘Leibniz’de Tanrı-Âlem İlişkisi’ konulu yüksek lisans ve 2004 yılında da ‘Paul Tillich’de Din-Sembol İlişkisi’ başlıklı doktora tezini tamamladı. 2009’da doçent oldu. Hâlihazırda Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde görev yapmaktadır. Disiplinler arası bir çalışma yelpazesinde, felsefe ekseninde makale, kitap ve bildirileri yayınlanmıştır.
A. Hamdi Tanpınar'ın tespitiyle," Biz şimdi bir aksülamel devrinde yaşıyoruz. Kafamız bir yığın mukayeselerle dolu; Dedeyi Wagner olmadığı için, Yunus'u Verlaine, Baki'yi Goethe ve Gide yapamadığımız için beğenmiyoruz. Uçsuz bucaksız Asya'nın o kadar zenginliği içinde, dünyanın en iyi giyinmiş milleti olduğumuz halde çırılçıplak yaşıyoruz. Coğrafya kültür her şey bizden bir yeni terkip bekliyor. Başka milletlerin tecrübesini yaşamaya çalışıyoruz". .
Çokkültürlülük efsanesi, çokkültürlülüğü tamamen anlayabileceğiniz bir kitap. Kitapta birçok sosyolog ve filozofun düşüncelerine yer verilmiş ve çok kültürlülük onların düşünceleri ile açıklanmaya çalışılmıştır.Yazara göre çok kültürlülük aşırı rasyonalizmin tezahürüdür ve demokrasiyle farklı kimlikleri ötelediğini söylemektedir.Yazar, çok kültürlülüğün kendi anlamının dışında kullanıldığını ve Batılı toplumların insanlığı tek bir kültür altında toplamak istediğini, tek tipçiliğe zorladığını dile getirmektedir. Yani görünen çok kültürlülük iken yaşatılan tek kültürlülüktür. Çok kültürlülük kavramını anlayabileceğiniz ve daha bir çok konu ile ilgili fikir sahibi olabileceğiniz bir kitap. Aliye Çınar' a bu güzel eseri için ayrıca teşekkür ederim.
Kitabı genel mana okunmaya değer bulsam da kitapta cumhuriyet devrimleri için “ kadını yeni bir profile kanalize etme “ mücadelesi görmesi sebebiyle puan kırıyorum. Yazara göre geleneksel kadın profili ile cumhuriyetin “ bir yurttaş yaratmak “ hedefi temelde aynıdır . Yazarın dediği gibi aynı olsa dahi cumhuriyetin kadına verdiği benzersiz haklardan bahsetmeyip olumsuz yanlarını belirtmek haksızlıktır .
Kitap, Sosyal antropolojinin gelişim sürecinden sosyal ve kültürel antropolojinin alt dallarına kadar tüm süreçleri tek tek ve Türkiye’deki örnekleriyle kıyaslayarak anlatmaktadır. Ayrıca sosyal antropolojide günümüz toplumlarını incelerken kullanabilecek örnekler ve gözlemlere de değinerek bizlere gözlem alanı oluşturmaktadır. Bütünsel bir bakış açısı sunan kitap antropolojiyi kolay ve anlaşılabilir bir dil ile aktarmıştır.