2. Veya 3. Sınıfa gidiyordum. Amcam getirip yakama bir rozet takmıştı. Çeçen bayrağıymış. Amcalarım odalarının camlarına Çeçen İçkeriya yazan stickerlar yapıştırmışlardı. O zaman anlamıyordum. Çocuklarınıza Şamil'i, Cevher'i, Metin Yüksel'i, Şeyh Ahmet Yasin'i anlatın. Ciğerlerine kazınsın. Vakti gelince anlayacaklar. Dimağlarına işlesin bırakın. Çeçenistan deyince, iliklerime kadar hissediyorum. O gün atılan tohumların etkisi bu. Herkül'ü Rambo'yu değil, Hasan el Benna'yı öğrensinler önce.
Ben bu kitabı okurken ne kadar ağladım bilmiyorum. Cevher sen ne büyüksün, dava ne kadar büyük, Rabbim ne kadar büyük!
"Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin. Onlar diridirler." ayetini bir kez daha anladım.
Bir kez daha iman ettim, en derinde hissettim. Onlar ölüler değil, onlar dirilerden daha diriler. Hâla yaşıyorlar. Tarihe şu yılda vefat etmiş diye not düşülmüş sadece. Cevherler hayatta!
Alla Dudayev, o kadar güzel vermiş ki o duyguları kitapta. Yalnızca bir hatırat kaleme almamış. Hem olayları, hem hisleri dökmüş kağıda. Okumuyor yaşıyorsunuz. Dağda onlarla gidiyorsunuz, bombalar başınızın üzerinden geçiyor.