"Abrakadabra'nın gerçekte ne anlama geldiğini biliyor musun?" diye fisıldadı. Ondan uzaklaşmadan, hafifçe yana salladım başımı. "Arapça. 'Ne diyorsam, öyledir,' demek."
Sihir dilini aşk şiirine çeviren bir çocukla tanıştığıma inanamıyordum. Ona söylemek istediğim yüzlerce şey vardı. Onunla birlikte o sahnedeyken hissettiğim kadar tamamlanmış hissetmemiştim hiç kendimi. Bana kendimi hem harika hem de güzel hissettiriyordu. Onunla birlikteyken, benliğimin hiçbir parçasını saklamak zorunda değildim. Ama bunlardan herhangi birini söylemek yerine, sadece ona doğru eğildim ve dudaklarım dudaklarına hafifçe değerken, "Abrakadabra," diye fısıldadım.
"Polis aşırı hız yapan Schrödinger'i kenara çekmiş. Arabayı incelerken bagajı açmış ve Schrödinger'e, 'Beyefendi, burada ölü bir kedi olduğunu biliyor muydunuz?" demiş. Schrödinger şöyle cevap vermiş: 'Eh, artık biliyorum.' "