Kaybolan bir bavulun bir yazarın başını bu denli ağrıtma potansyeline sahip olabileceği daha güzel anlatılamazdı. Çoğu ince panellere oturtulmuş çizimler metnin akıcılığına gözle görülür bir katkı sağlarken bir raddeye kadar "nasıl, ne zaman oldu" hızını hissettirmeye de yarıyor ki bu durum baş döndürücü bir tat bıraktı damağımda. Kitap arka kapağındaki Kafkavari tabiri, hakikaten kitabın kurgusunu nitelemede oldukça işlevsel. Merak düşük-orta seviyede varlık gösterirken kurgunun sunduğu muğlaklık ve ona bağlı gelişen tedirginlik, kahramandaki gittikçe zayıflayan kendinden eminliği ve hatta onun bu gözle görülür cinsten oluşuveren acizliği yüzünden gittikçe rahatım bozuldu. Absürt ilerleyiş, kişiler arası şüpheye dönen münasebetler, tahminlerden ibaret delilsiz sorgulamalarıyla polislerin varlığı, cinayetlerin toplum üzerinde yarattığı korku ve gerilim, suçluyu bulma arzusunun yarattığı aklıselimsizlik kitabın sonunda "Ahh!" diye isyan ettirdi. Bu duygu, bana Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'daki işlemez bürokratik tablonun yarattığı bunalımı hatırlattı. Almaktan çekinmeyin çünkü mükemmel bir deneyim sunuyor.