"O ağrıya alışkanlığım öyle güçlüydü ki, artık sahip olmadığım için üzülecektim neredeyse. Şimdiye dek günlüğüme yazdığım her satırı, o ağrıyla, o ağrının yardımıyla yazmıştım."
Büyük değişimleri, büyük ağrılar sayesinde gerçekleştiririz. Önce hafif bir sızı, zamanla şiddetini arttırır ve ağrı dayanılmaz bir noktaya gelir. Ya o ağrıyla yaşamayı öğreneceğiz ya da o ağrıdan beslenerek onu yeneceğiz. Ağrısı, okuyucuya ilham olan bir kalem Anıl Alacaoğlu.
Aşık Kadınlar sayesinde tanıştım yazarla. Çevirmenliği harikuladeydi. Jelinek gibi sert ve keskin bir yazarı, sınırlarına dokunmadan fakat kendi tarzını serpiştirerek çok iyi anlatmıştı. Yazdığı önsöz ile de, her işine koşulsuz güvenebileceğimi gösterdi.
Gelelim Başka Yasalar'a...
8 öyküden oluşan bu kitapta; toplumda yer edinmiş, edinememiş, edinmekte olan karakterleri görüyoruz. Her bir öykü kendi içinde müthiş bir hiciv bence. Aile, iş, aşk, birey, var olma sancısı... Her bir öykünün alt metni çok kuvvetli. Tüm bunlar, akıcı ve sade bir dille yazılmış.Sadeliğin vurucu olduğu nadir eserlerden.
En çok hangi öyküleri sevdiğimi sorarsanız da; Ağrı, Kötülük ve Uşağın Emri.
Klasik öykücülükten uzak, okuyucuda bildiklerini onu rahatsız ederek hatırlatan bir kalem Alacaoğlu. Öykü okumayı sevenler ve farklı tatlar denemek isteyenler için canı gönülden tavsiye ederim.