Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Antti Revonsuo

Antti RevonsuoBilinç - Öznelliğin Bilimi yazarı
Yazar
8.0/10
6 Kişi
14
Okunma
2
Beğeni
717
Görüntülenme

En Beğenilen Antti Revonsuo Gönderileri

En Beğenilen Antti Revonsuo kitaplarını, en beğenilen Antti Revonsuo sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Antti Revonsuo yazarlarını, en beğenilen Antti Revonsuo yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Betimlenebilen ve açıklanabilen nitelikler, herkes tarafından ve nes nel olarak gözlemlenebilir: Uygun teknik araçlar sağlandığında, herhangi bir kimse, örneğin beyindeki nöron ateşlemeleriyle ilgili bir ölçümü veya gözlemi yapabilir. Beyinde ateşlenen nöronların bulunduğu ve bunların belirli bir değerde veya frekansta ateşlendikleri olgusu nesnel bir olgudur. Nöral fenomen, onu gözlemlememizden bağımsız olarak vardır ve varlığı, farklı insanların birbirlerinden bağımsız biçimde yaptığı pek çok farklı gözlem ve ölçümle doğrulanabilir veya yanlışlanabilir. Nöral ateşlemeyi dünyayla ilgili nesnel bir olgu haline getiren şey de budur. Fenomenal bilinç ise bundan farklıdır (fenomenal bilincin tanımlarından biri için bkz. Bölüm 3, Kesim 3. 1). Kendinizi coşkulu bir mutlu luk içinde hissetmeniz, dişinizde ağrı duymanız veya havada süzüldüğünüze dair canlı bir rüyayı deneyimlemeniz özneldir. Sizin dışınızda hiç kimse ne o deneyimlere sahip olabilir veya onları gözlemleyebilir ne de onların varlığını sizin gibi kesin bir şekilde doğrulayabilir, yanlışlayabilir veya deneyimsel niteliğini bilebilir. Beyninizdeki etkinliği en son beyin görüntüleme teknolojisiyle görüntülesek bile, en fazla, beyindeki nöral veya metabolik etkinlik örüntülerini görebiliriz. Nesnel ölçümler vasıtasıyla, deneyimlerinize az da olsa benzeyen hiçbir şey göremeyiz. Bu deneyimler tek bir kişide yani sizde, sizin birinci-şahıs bakış açınız da, sizin öznel psikolojik gerçekliğinizde mevcuttur.
İzah Gediği, Zor Sorun'un neden bu kadar zor olduğuna -bilincin izahının neden fiziksel şeyler hakkında genellikle yapılan izahlar gibi yapılamayacağına-yönelik ilave açıklamalarda da bulunur. Hidrojen ve oksijen moleküllerinin belirli bir tarzda bir araya geldiklerinde su moleküllerini nasıl zorunlu bir biçimde oluşturduğunu kavramak zor değildir. Suyun O ile 100 °C sıcaklıkları arasında neden sıvı olduğuyla ilgili izah apaçıktır: Bu durumda moleküller serbest bir şekilde birbiri üzerinde yuvarlanabiliyorken daha düşük sıcaklıklarda bunu yapamaz lar ve su buza dönüşür. Burada kavranamaz bir gizem yoktur. Fakat öznel psikolojik gerçekliğimizdeki fenomenal deneyimler, beynin nesnel biyolojik gerçekliğindeki fiziksel veya nöral niteliklerden oldukça farklıymış gibi görünüyor. Sahici bir açıklama sayılabilmesi için, öznel deneyim ile nesnel beyin etkinliği arasındaki bağlantının, su moleküllerinin davranışıyla sıvılığın açıklanmasında olduğu gibi apaçık ve anlaşılır bir biçimde kurulması gerekir. Fakat nasıl bir nöral etkinlik kombinasyonu, anlayabileceğimiz ve kavrayabileceğimiz açıklıktaki yasa benzeri bir zorunluluk aracılığıyla fenomenal deneyimlerle eşitlenebilir?
Reklam
469 syf.
9/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Birinci bölümde bilincin salt fiziksellik ile açıklanabilecek bir durum olduğunu söyleyen tekçi ve bilincin maddeden fazla bir şey gerektirdiğini söyleyen ikici bilinç kuramları genel hatlarıyla ele alındıktan sonra tarafsız tekçilik, idealizm ve modern anlayışta insan bilincinin bilgisayar metaforuyla açıklanmasına temel teşkil eden işlevselcilik
Bilinç - Öznelliğin Bilimi
Bilinç - Öznelliğin BilimiAntti Revonsuo · Küre Yayınları · 201715 okunma
Bundan dolayı Nagel, bilimin, yarasa olmanın nasıl bir şey olduğunu belki de hiçbir zaman bulamayacağı sonucuna varır. Böyle bir bilgi, ha yal edebileceğimiz her türden araştırma aracı veya ölçümünün ötesinde dir. Öyle olmasa bile, insan dilinin ve kavramlarının ötesinde kalacak ve dolayısıyla, ilkece, insanın üretebileceği herhangi bir bilim tarafından betimlenebilir olmayacaktır. Günümüzde Nagel'le hemfikir olan pek çok filozof, nörobilim ile bilişsel bilimde başka yönlerde ilerlemeler sağlansa dahi bilinç sorununun sonsuza kadar devam edeceğini savunur. Mükemmel hale getirilmiş bir bilişsel nörobilim bile, yarasa olmanın nasıl bir şey olduğunu veya nöronal etkinliğin bilinçli deneyimlere nasıl yol açtığını bize anlatamayacaktır.
Artık açıktır ki deneysel bilinç biliminin, zihnin doğası (ontoloji) ve zihni bilme veya anlama kabiliyetimiz (epistemoloji) hakkındaki en zor felsefi sorunlardan bazılarıyla ilgilenmesi gerekecektir. Bunlardan ilki olan zihin-beden sorunu ancak şu soruya cevap veren bir kuram orta ya konarak çözülebilir: Bilinç nedir ve beyinle nasıl bağlantılıdır? Bu ontolojik bir sorundur. İkincisi olan diğer zihinler sorunu ise, aksine, epistemolojik bir sorundur ve şunu sorar: Diğer varlıkların bilinciyle ilgili herhangi bir şeyi nasıl bilebiliriz? Hangi canlıların bilinçli, hangi lerinin bilinçsiz olduğunu nesnel olarak nasıl belirleyebiliriz? Bilgisa yarların, robotların ve hatta hemcinslerimiz olan insanların gerçekten bilinçli varlıklar mı yoksa bilinçsiz zombiler mi olduğuna nasıl karar verebiliriz? Başka bir bilinçli varlık türü olmanın neye benzediğini nasıl anlayabiliriz?
Korteksim olmadan hiçbir şey göremeyeceğimi biliyordum; etrafınıyla etrafımdaki dünya imgesinin kendisi bir şekilde korteksim üzerine üretiliyordu, fakat aynı anda hem korteksimde hem de çevremdeki dun. yadaydı. Dünyadaki dünyanın gerçek dünya ve algisal dünya olmak üze- re ikili karakter taşıdığı görülayordu; bu ikisi bir şekilde çakıştınlmış gibiydi. Bu algı düşüncesini sarip sarmalayan, bir türlü anlayamadığım ilginç bir paradoks vardı: Algı dünyasının kafamın sınırlarından kurtu- lup çevremdeki dünyada görünmesi nasıl mümkün oluyordu? Bir gün kafamın içinde, canlı bir zihinsel imge şimşek gibi çaktı. Ansızın zihni- min gözünden görebildiğim şey, sandalyemde oturduğum kendi resmim de dahil olmak üzere çevremde dünyanın, kafamda bir imgeden ibaret olduğu ve bu imgenin dışandaki dünyada bulunamayacağnydı. Diğer bir program, çevremde soruşturma odanın duvarları, zemininin ve tavanının ötesi, benim gerçek fiziksel kafatasımın iç yüzeyiydi ve kafatasının dışında muazzam mesafeleriyle dışsal dünya vardı, ki bu dünyayla ilgili deneyimim sadece minyatür bir sanal-ger- sanal kopyasından ibaretti. Beynin, çevremde şu an alma benzeri, tamamen uzaysal bir dünyanın canlı üç boyutlu imgelerini oluşturma yetisine sahip olduğunu görebiliyordum. Bu büyük içebakışsal keşfinin ertesi, neden bahsettiğimi kimsenin anlamadığını görmek üzere koşarak okula geldim. Orada, gök kubbenin üzerinde muazzam büyük-lukte bir dünya düşüncesi dediklerine göre düpedüz saçmalıktı. (Lehar. 2003, Önsöz)
Sayfa 300
Reklam
Bilincin işlevi, istemli davranışın planlaması ve uygulanmasında kullanılmak üzere dünyanın mevcut durumunu yoğun bir temsil içerisinde özetlemektir.
Sayfa 316
Bu yüzden fiziksel diye bildiğimiz her şey sonunda büyük bir nılsamaya dönüşebilir. Dolayısıyla, belki de zihinsel olan değil de fizik- sel olan bilimden dışarı atılmalı veya en azından bilinçli deneyim örün- tülerine (yanlış her türlü şüpheden arınmış olan tek şeye!) İndirgenme- lidir. Fenomenalcilik, fiziksel maddeyi bilince bağlı bir şey olarak ele alır: Madde, gözlemin ortaya çıkardığı bir imkandan başka şey değildir. Idealistlerin ünlü sloganı: Var olmak algılanıyor olmaktır. Fakat sorabiliriz: Kim tarafından algılanıyor olmak? Idealizmin uç biçimlerinden biri der: Benim tarafımdan. Tekbencilik, yalnız benim var olduğumu iddia eden bir görüştür (tüm dünya benim bilincimde bulunan bir rüyadan ibarettir). Diğer insanlar, tıpkı rüyalarımda sorumlu bağımsız varlıkları bulunmayan insanlar gibi, benim rüyamdaki imge olarak vardır; bunlar benim bilincimin yarattığı şeylerdir. Tekben- cilik görüşünü nihai olarak reddetmek zordur; Ancak, dünyaya dair bir varsayım olarak ciddiye almak da en az reddetmek kadar güçtür. İdeal kalan kalan biçimleri, diğer zihinlerin kişinin varlığını reddetmez. Bilinçli deneyimin dünyasında yaşarız fakat bu dünya, tek bir insan zihninin içerdiği bir şey değildir -dünya belki de Tanrı'nın zihnindeki devasa bir rüya alemidir.
Sayfa 79
Kısacası, benim bilinç kuramım şu şekilde özetlenebilir: Fenomenal, öncelikli fenomenal niteliklerin içsel varoluşunu mümkün kılan ve sonra bu nitelikleri hayatta bir dünya simülasyonu halinde ve bu sanal dünyada bir benlik veya beden imgesi bulunacak şe-kilde organize eden, beyindeki üst bir biyolojik organizasyon düzeyidir.
Sayfa 423
66 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.