Nietzsche reaktif karakterli ve varolmak için düşman bir ötekine ihtiyaç duyan moral temelli ahlâk anlayışının yerine, tamamiyle aktif karakterli, sürüce değerlemelerin yanına ilişemediği efendi ahlâkını yerleştirir. Efendi ahlâkı, diğer bir deyişle soylu ahlâk, hiçbir şekilde yaşama karşı bir nefret duygusu içinde olmayıp, yaşamı olduğu gibi onaylayan ve bir öte fikri lehine bu dünyanın değerini düşürmeyen ahlâktır.
Nietzsche’nin modern tarihçiliğe yönelik bir diğer eleştirisi de, geçmişteki olayların yüceltilmesi yüzünden, şimdinin yaşanma imkânının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Geçmişe yönelik belleğimiz daima geçmişteki olayları canlı tutmak suretiyle, insanın dinamizminin ve yaratıcılığının önüne geçip, insanı pasifize etmektedir. Oysa Nietzsche için tarihin eğer bir anlamı varsa, o da insanların şimdilerini yaşamalarına ve yaratıcılıklarına katkıda bulunmak yönünde olmalıdır.
Herşeyden önce o, oluşa yönelik vurgusuyla, yaşamı hiçe sayan Hristiyanlık ve Budizm gibi düşünce ve değer sistemlerinin ötesinde, yaşamın bir bütün olarak onaylandığı, oluşu merkeze alan bir yaşam felsefesi öngörmektedir. Nietzsche, her ne olursa olsun insanın önüne geçirilen bütün kurguların, mistifikasyonların parçalandığı ve kendisine kadarki felsefe geleneğinde insanla ilgili olarak görmezlikten gelinen bütün yönlerin onaylanıp, aktüel hâle geçirildiği bir insan felsefesi sunmaktadır. Nietzsche bu doğrultuda olmak üzere, benliğin dönüştürülmesini mümkün kılmak amacıyla felsefesinin merkezine 'Güç İstemi' doktrinini yerleştirmiştir.
... Nietzsche’nin felsefesinde yazgı, kişinin olduğu hâle gelmesi fikrinin bir ifadesi olarak ele alınmaktadır. Kader sevgisi olarak amor fati, yaşamın evetlenmesi anlamına gelmekte ve Nietzsche’yi kökenleri Platon’a kadar geri giden metafizik düşünce geleneğinden ve bu geleneğin bir sonucu olarak varılan nihilist çağın kötümser filozofu olan Schopenhauer’dan ayırmaktadır. Aynı şekilde Ebedî Dönüş öğretisi de Nietzsche’de, yaşamın evetlenmesinin, onun trajik tabiatının kabul edilmesinin bir ifadesi olarak anlamını bulur. Bu doktrinle Nietzsche, yaşamın nihaî amaçlardan ve ahlâki ereklerden yoksun olduğunu kabul ederek, metafizik düşüncenin ahlâki ideallerle, zayıflık ve hınç tutumlarıyla yargılamış olduğu yaşamı, iyinin ve kötünün ötesine yerleştirerek olumlar.