Uzun yıllar boyunca Türklerin anayurdu, Türk kimliği, Türk dili ve tarihi üzerine derin araştırmalar yaptırmış olan Mustafa Kemal Atatürk de benzer bir sonuca ulaşmış ve Türklüğü çok anlamlı bir sözle özetlemiştir:"Ne mutlu Türk'üm diyene!"
Dikkat çekici bir nokta da eski Türk kavimlerinde, kadınların erkeklerle neredeyse eşit haklara sahip olmalarıydı. Türk kadınları toplum hayatının hemen her aşamasında görev alırlar, yeri geldiğinde savaşmaktan çekinmezlerdi.
Irk, toplumda kültürel, politik ve ekonomik bir kavramdır; ancak biyolojik bir kavram değildir. Ne yazık ki birçok insan 'genetik farklılıkların insan ırkının özü' olduğu gibi yanlış bir kanıya sahiptir.
"Kpss tarih özet bilgiler" kitabı tarzında bir kitap. Bu kitabın bana kattığı her şeyi tarih hocası Selami Yalçın hoca da katmıştı. Bu kitabı okuyacağıma onun özet notlarını okusaydım keşke dedim. En azından dinlediğim şeylerle paralel ilerlerdim.
İlkokulda ya da ortaokulda aldığımız, ezbere dayalı tarih eğitimi ne yazık ki çok kısa sürede zihnimizden uçup gitti. Geride kalanlar ise; 'Çok şanlı bir tarihimizin olduğu', 'Bir Türk'ün dünyaya bedel olduğu', 'İlk Türklerin çok cesur, çok güçlü, savaşçı, törelerine bağlı kahramanlar oldukları', 'Malazgirt'le Anadolu'nun kapılarının bizlere açıldığı', 'Viyana kapılarına kadar dayandığımız' ya da Osmanlı tarihinden birkaç küçük anekdotla kısıtlı. Oysa bir insanın tarihini, kültürünü, dilini ve etnik kökenlerini bilmesi, kimliğinin de farkına varması demektir. Tarihimize ve köklerimize sahip çıkmak ırkçılık değildir. Tarih bilinci, kişinin ülkesinde ve dünya genelinde yaşananları anlamasında olmazsa olmazıdır.