17 Mart 1992, Diyarbakır doğumludur. İlkokul ve ortaokul öğrenimini Diyarbakır’da, lise öğrenimini ise Gaziantep’te gerçekleştirmiştir. Dicle Üniversitesi, Radyo ve Televizyon Programcılığı mezunudur. Çocukluğundan beri sinemaya düşkündür ve senaryo yazımı en büyük tutkusudur. Zamanla kitaba olan bağımlılığı çoğalınca, senaryonun yanında sosyal medya platformlarında roman da yazmaya başlamıştır. En büyük hedefi, bir gün kendisinin yazdığı bir senaryoyu beyaz perdede görebilmektir.
Kitaplar, konuşamadıklarımıza konuşur ve susamadıklarımıza susardı. Almak isteyene çok şey katar, zihnin en ücra köşesinde kendine yer edinirdi. Onlarca kelime, onlarca his ve onlarca hikâye boşuna yazılmamıştı elbet.
Çerez kitaplar dediğimiz insanın kafasını dağıtan, okurken sizi sıkmayan bir kitap arıyorsanız bu kitap tam size göre. Ayşegül Kalay'ın diğer kitabı da çok güzeldi. Bu da biraz Türk filmi tadı vardı.
Su gibi akıcı olan ve sizi okurken hiç sıkmayan bir kitap. Romantik mi romantik dram da yüklü bir kitap.
Birisi kardeşini kurtarmak istiyor , diğeri ise kızını ve istemedikleri bir evlilik ve beklenen emanet olan bir hamilelik...
İyi okumalar....
EmanetAyşegül Kalay · Salon Yayınları · 201654 okunma
Yeşilçam filmleri gibi naif , etkileyici güzel bir hikaye. Okumak için tereddüt etmeyin, çok beğendiğim bir kitap..
Sürgünü yaşadım.
Bilmediğim topraklara, tanımadığım insanlara ve bir kalp sancısına mahkûm edildim. Sonu bilinmez bir yola ve aşka düştüm. Yol gittikçe, aşk yaşandıkça ucunu göremediğim sırlara eriştim. Her adımda bir ben yitirdim.
Dilini suskunluğa mecbur kılmış bir kadın tanıdım.
O güne kadar yaşadığım ve bildiğim aşk, gerçekliğini kaybetti. Zira aşk, iki güzel sözün yaşattığı birkaç saniyelik duygu yükselmesi değildi. Bunu çok geç öğrendim.
Öğrendiğim gibi öğrettim.
O suskun kadına, sevmeyi ve güvenmeyi öğrettim.
Adım adım…
Ve sabırla.
Sürgünüm sona erdiğinde ise; Hikâyemiz henüz yeni başlamıştı..
Merhaba arkadaşlar bugün karşınıza #Ahraz kitabıyla geldim. Çok ayrıntılara girmeden konuyu kısaca anlatmaya çalışacağım. Öncelikle Başrolümüz Esma'nın yaşadığı onca sıkıntıya rağmen dimdik ayakta durması beni çok etkiledi. Teyzesinin evinde teyzesiyle ayrı eniştesiyle ayrı uğraşmak zorunda kalması hayli üzdü. Hasret ile kuzenden öte kardeş olmaları birbirine kol kanat germiş olmaları o kadar tatlıydı ki..
Olaylar; Savcı Fatin'in bir dava nedeniyle pek bilinmeyen bir ilçeye sürgün edilmesiyle başlar.
Savcı Bey ilçeye gelmeden kısa süre önce de bir cinayet yaşanır. Tek görgü tanığı da konuşamadığı için "yarım akıllı" olarak bilinen Esmadır...
Esma; anne-babasını yangında kaybeder.
Yangından sonra konuşma yetisini de kaybeden Esma, teyzesinin evine taşınır...
(Fazlası spoiler olacağı için bu kadarını yeterli görüyor ve sizi kitabı okumaya davet ediyorum.)