Onu sevmek, gökyüzünü sevmek gibi bir şeydi. Bazen sağanak olup yağıyordu içime. Ama sağanağından kaçmak isterken yine ona sığınıyordum. Hem sağanaktı, hem sığınak. Bazense güneş olup yakıyordu bedenimi. Türlü çiçekler açtırıyordu, içim içime sığmıyordu. Kimi zaman sonsuzluğunu konuşturuyordu ve ben o sonsuzlukta kayboluyordum. Onu sevmek, ulaşamadığım ama varlığını her daim hissettiğim gökyüzünü sevmek gibiydi. Nereye gitsem, benimleydi.