Yerde bir kuş tüyü gördü, bir at kestanesi tam önüne düştü, binaların bedenlerinde ışıktan oyukların açıldığını gördü, çok uzaktan bir müzik sesi duydu, evlerinin önüne geldiğinde bahçede yavrusunun ölüsünün başında sessiz kediyi gördü. Akşamdı.
Yazarın ilk kitabıymış. Birkutukitap sayesinde tanıştım. Orta şekerde bir kitap. Olayın kahramanının iç sesini okuyorsunuz. Ne yaşıyorsa yaşıyor, ne hissediyorsa derinden hissediyorsunuz. Yalnız sonunda "ee neydi şimdi, ne oldu?" Diyorsunuz. :)
Bir kutu kitabın aboneliğinden gelen kitaptı
Bu kitapla
Keşke abone olmasaydım dedirtti
Kitabın yarısına kadar zorla okudum
Konu akışı olayların bağlantısı hiç yok
Okumasanızda olur.
Tavsiye etmiyorum
Kitabı okurken anlatıcının yerine geçmemek elde değil ve o psikolojiye dayanamadığım için belki de kitabı çok geç bitirdim. Okurken sizi içine çeken yaşadığı acıyı size de yaşatan bir dille yazılmış. Yabancısı olan için değişik gelebilcek hatta kopukluklar sebebiyle yarım birakilabilecek bir kitap ama bu tür kitapları seviyorum sanırım. Sonuçta bir kitap bize her şeyi söylememeli, işin sırrı budur diyoruz
*Ah kardeşim, tek kardeşim, tek sağlam kardeşim! Neden ölemedin? Neden ölemedik? Neden aile büyüğü öldüğünde çoluk çocuk herkes ölmüyor da birileri acının şahidi olarak geride kalıyor?
Neden özlemek diye bir şey var, neden ölen kişi yaşıyormuş gibi özlemeye devam ediyoruz onu?
Hatırlamak neden var peki, geride kalan yaşayamasın diye mı?
*Biz seninle neden koşamadık, neden oynayamadık, neden hep bir ölümün hayalini kurduk, ayrılmamak için mı? Yan yana yatacaktık, aramıza kimseyi almayacaktık, babamız ölmeyecekti...