Ayten Koç Aydın

Ayten Koç AydınBilim Tarihine Giriş author
Author
8.1/10
9 People
55
Reads
0
Likes
1,295
Views

Ayten Koç Aydın Quotes

You can find Ayten Koç Aydın quotes, Ayten Koç Aydın book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Edip Ahmet Yükneki'ye göre, bizi mutluluğa ulaştıran şey bilgidir; öyleyse yalnızca bilgili insanlarla dost olunmalı, bilgisiz insanlardansa uzak durulmalıdır. İnsan, bilgisi sayesinde öldükten sonra da yaşamaya devam eder; oysa bilgisiz insan, yaşarken ölmüş gibidir; ne tanınır ne de ismi bilinir. Bilgiden ancak bilgili insan anlar; ancak o tadabilir. Bilgi, malı olmayanlar için bitmeyen bir hazine ve soyu olmayanlar için tükenmeyen bir soydur. Yaratan Tanrı bile, ancak bilgi ile bilinir. Bilgisizlikten hayır gören var mıdır? Öyleyse yaşarken bıkmadan ve usanmadan bilginin peşinden koşmak gerekir.
Sayfa 171
Platon, üzdün
"Hekimler, yurttaşlar arasında bedenleri ve ruhları iyi olanlara bakmalı, böyle olmayanları ise ölüme terketmelidir."
Sayfa 57
Reklam
Platon
Gezegenlerin düzgün dolanımları bir Tanrı'nın var olduğunu ilham eder. Nasıl bir saatin mekanizması ve düzenli işleyişi, onun bir yapıcısı ve bir ustası olduğunu ama bu yaratıcının saatin içinde değil dışında bulunduğunu düşündürürse, gezegenlerin dolanımları da tıpkı bunun gibi, gezegenlerin birer tanrı olmadıklarını, ancak bu düzenli dolanımlarının ardında akıllı ve becerikli bir ustanın, yani bir Tanrı'nın bulunduğunu sezdirir.
Sayfa 56
Platon
Gezegenlerin düzgün dolanımları bir tanrı'nın var olduğunu ilham eder. Nasıl bir saatin mekanizması ve düzenli işleyişi, onun bir yapıcısı ve bir ustası olduğunu ama bu yaratıcının saatin içinde değil dışında bulunduğunu düşündürürse gezegenlerin dolanımlarının da tıpkı bunun gibi gezegenlerin bir tanrı olmadıklarını ancak bu düzenli dolanımlarının ardında akıllı ve becerikli bir ustanın,yani bir tanrı'nın bulunduğunu sezdirir.
Sayfa 56
Pythagorasçılar
Gök cisimlerinin, müzikteki aralıklarla göre sıralandıklarını, dolanımları sırasında, her birinin harmonik sesler çıkardıklarını ve bu seslerin evrenin kendine özgü müziğini oluşturduğunu söylüyorlardı; ama ölümlülerin kulaklarının bu müziği işitmeleri olanaksızdı.
Sayfa 27
Diğer taraftan, Roma İmparatorluk'u, bir çöküş süreci içine girmiş ve Kuzey'den gelen kavimlerin saldırılan sonucunda siyasi gücünü yitirmeye başlamıştı. Yöneticiler; devleti kurtarmak için, bir süre sonra Hıristiyanlarla anlaşmak mecburiyetinde kaldılar ve İmparator Konstantin, 312 yılında Hıristiyanlık'ı Roma'nın resmi dini olarak kabul etti. 326'da, imparatorluk'un başkentini, Roma'dan Byzantion'a taşıdı ve sonradan Konstantinopolis (İstanbul) adıyla tanınan bu şehirde yeni bir medeniyet merkezinin temellerini attı (Demir 2018; 104).
Reklam
Hipokrates
Kutsal denilen hastalığın tartışmasını yapacağım. Benim düşünceme göre, tanrısal veya kutsal hastalık yoktur. Hastalıkların nedenleri doğaldır. Tanrısal sanılması, insanın deneyimsiz oluşundan ve özel karakteri nedeniyle şaşırmasından ileri gelir. Eğer insanlar, ona ilişkin bilgilerin eksikliği nedeniyle kutsal kaynağa inanmayı sürdürürlerse, onu anlama olanağından yoksun kalırlar. Kabul edecekleri iyileştirici, sihirden arınmış, yalın bir yöntemle bu hastalığın kutsallığı yalanlanabilir.
Sayfa 47 - Kutsal olarak nitelendirilen hastalık: epilepsi
Ruh olarak sen ve siz çok gençsiniz; çünkü ne eski geleneklere ne de yüzyıllar öncesinden gelen bir bilime sahipsiniz.
Genç=olgun olmayan anlamında
Platon'a kalsak hapı yuttuk
"Hekimler, yurttaşlar arasında bedenleri ve ruhları iyi olanlara bakmalı, böyle olmayanları ise ölüme terketmelidir."
Sayfa 57 - Beden tamam da "ve" ruhları yazıyor orada sıkıntı yaşarız.
Türklerin sadece kılıç ehli değil, aynı zamanda kalem ehli de olduklarını kanıtlamak isteyen Mehmed Tahir Bey'e göre, Türkler İslamiyet'i kabul ettikten sonra, Arap alfabesi ile kelimelerini de benimsedikleri için, Gazneliler ve Selçuklular arasından çıkan ilim ve kemal erbabı, dini ve ilmi eserlerinin hemen hemen hepsini Arapça, edebi eserlerinin ekserisini ise Farsça yazmışlar ve İslam medeniyetinin tarihini yazan Avrupalı tarihçiler bu noktaya dikkat etmediklerinden, Türk bilginlerini Arap ve Acem bilginleri ile karıştırmışlardır. Halbuki akli ilimlerde eserler veren alimlerin üçte birinin, nakil ilimlerde eserler veren alimlerin ise yarısının Türk asıllı oldukları künye ve memleketleri nedeniyle meydandadır (Demir 2018; 305).
119 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.