Babür Şah benim Türk kimliğinde ayrı tuttuğum, fikirlerine aşık olduğum bir insan. Hatıratında doğrusuyla yanlışıyla ne yaptıysa yazmış. Gittiği her yerin coğrafi haritasını çıkarmış size. O bölgede yaşayan bitkileri, hayvanları anlatmış. Kendine has oluşturduğu Babür Hattı ile Türkçe konuşup, Türkçe yazmayı yaygınlaştırmak istemiş. Babürname kalınlığına bakılmadan su gibi içilecek bir kitap. Düzenleyen Reşit Rahmeti Arat zaten notlarla, açıklamalarla kitabı rahat okunur hale getirmiş. İlk ciltten sonra bu kitapta Kabil'i ve Hindistan'ı görüyoruz. Bilinen üzere Hindistan Fatihi Babür Şah'tır. Ve İngiliz sömürgecilerinin düzeneği kurulana kadar da Timuriler, yani Babür'ün torunları yönetmiştir. Taç Mahal'i Babür değil, Babür'ün oğlu yaptırmıştır ancak Babür bunların öncüsüdür. Hindistan'ı çiçek haline getirmiş, bahçelerle süslemiş, mimariyi üst düzeye çıkarmıştır. Türkçeciliğin piri olarak Ali Şir Nevai'yi okutmuştur. Kadınlara daha fazla hak vermeye dikkat etmiş, sünni-şii çatışmasından kaçınmıştır. Babür Şah, hak ettiği değeri görmelidir diye düşünüyorum. ^^
Blogumda kitapla alakalı daha detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. :)
https://atsznizinde.wordp...tihi-babur-sah/ 20 sa
‘’Tabiplerin bütün tedavilere rağmen iyileşemedi. Büyük bir adam olan Mir Ebülkasım: Böyle hastalıkların ilacı şudur: Yüce Tanrı’nın sıhhat vermesi için iyi şeylerden birini nezretmek lazımdır diye arz etti. Muhammed Humayun’un benden başka daha iyi bir şeyi yoktur; ben kendimi nezredeyim. Tanrı kabul etsin diye hatırıma geldi. ‘’
“ Ey genç saki, ver bana şarap kadehimi
Şii-Sünni çatışması artık canıma yetti;
Deseler ki hangi mezheptensin ey Cami ?
Şükürler olsun ki, ne Sünninin itiyim, ne de Şii’nin eşeği ! “
Abdurrahman Cami
‘’ Bengale’de bir de şu adet vardır: Bir kimse padişah oldu mu onun evvelki padişahların hazinelerini sarf ve harc etmesi çok ayıp ve utanılacak bir şeydir. Padişah olan herkesin yeniden hazine toplaması lazımdır. ‘’