Çok eski bir Türk sözüdür. Birinci ve baş hatundan sonra alınan kadınlara kuma denir. Hun ve Göktürk tarihinde babalar ölünce annelerin kumalarıyla evlenmeler görülür. Buna daha çok Baba ölünce Başsız kalan aileyi bir çatı altında toplama geleneği denir. Çinlilere göre bu ahlâk yolunu ve erdemliligi yitirme demektir. Fakat öyle anlaşılıyor ki bu gelenek ilk Çin devletinde vardır. Çin tarihleri bu geleneği yalnızca Hun ve göktürklere ait bir adet olarak görürler.
Bu geleneğin Doğuş sebeplerinin altında sosyal bir dayanışma anlayışı yeter.
"Köpek Ata" inancı Tibet kültürünün sembolüdür. Hatta ünlü Göktürk kağanı Bilge Kağan'ın bile Çin elçisi ile görüşürken köpek soyundan gelen tibetliler diye bir tanıtmada bulunmuştur. Orta Asyalı Hunlar ölülerini atları ile birlikte gömerlerken tibetliler ölülerini yakıyorlardı. Bunlar da bize gösteriyor ki Orta Asyalı Türklerle tibetler arasında kesin inanç ayrılıkları var.
Tarih merakınız varsa, özellikle de İslamiyet öncesi Türk kültür tarihini merak ediyorsanız daha rahat okuyabilirsiniz. Böyle bir merakınız yoksa okurken zorlanacağınız bir eser. Kitabın bazı bölümleri benim beklentimi karşılamadı desem daha doğru olur, son bölümleri daha ilgi çekiciydi. Bazı haritalamalar çok karmaşıktı, buna neden olanda açıklama alanı ve çizimde sadece nehir ve sayıların kullanılmasıydı.
Ülgen hep düşünmüştü, ta göklere bakarak:
— Bir dünya istiyorum, bir soyla yaratayım!
Bu dünya nasıl olsun, ne boyla yaratayım!
Bunun çaresi nedir, ne yolla yaratayım!”
Bir Ak-Ana (Ak-Ene) var idi, yaşardı su içinde,
Ülgen’e şöyle dedi, göründü su yüzünde :
— Yaratmak istiyorsan, sen de bir şeyler Ülgen,
Yaratıcı olarak, şu kutsal sözü öğren!
De ki hep, “ Yaptım oldu!” Başka bir şey söyleme !
Hele yaratır iken, “ Yaptım olmadı!” Deme!