Evlerin kapısının önünde üç tane çöp kovası var. Biri gıda atıkları, hayvansal ve bitkisel atıklar için. Biri plastik, cam, metal dönüşüm kutusu, diğeri de geri dönüşüme girmeyecek atıklar için.
Yeni Ülke Yeni Hayat
Çeşitli nedenler ve gerekçelerle kendi doğduğu yerden başka ülkelere göç edip orada yaşayanlar gittikçe çoğalıyor. Ünlü bir sözü burada tekrarlamalı: İnsan doğduğu değil, doyduğu yerde yaşar! Sanırım ekonomik, siyasal nedenlerle göçün başladığı yer Almanya’dır. Günümüzde de dört bir yanına göç ediyor vatandaşlarımız. Bahar Çuhadar, ‘Yeni Ülke Yeni Hayat: Türkiye’den Gidenlerin Hikâyeleri’nde bu durumu anlatıyor. Önsöz de şöyle başlıyor: “Başlıktaki cümleyi, bir tiyatro oyunundan ödünç aldım. Ceren Ercan’ın, Türkiye’den gönüllü olarak göç ederek Berlin’de var olmaya çalışan üç gencin hikâyesini anlattığı oyunu, ‘Berlin Zamanı’ndan... Çok basit ve bir o kadar karmaşık bir soru bu. Geçmişi ve bugünü bırakıp geleceği başka bir ülkede inşa etmek mümkün mü? Yeni bir ülke, yeni bir şehir, yeni bir dil, yeni insanlar, yeni ağaçlar, yeni bir gökyüzü bulmak; yeniden köklenmek mümkün ve kolay mı?”
Bahar Çuhadar- Yeni Ülke Yeni Hayat: Türkiye’den Gidenlerin Hikâyeleri Artemis Yayınları (5 üzerinden 4 yıldız)
hurriyet.com.tr/yazarlar/dogan-...
Farklı kişisel ve profesyonel yaşantılara sahip ama birbirlerine yakın yaş aralığında bulunan yurt dışına yerleşmiş kişilerle yapılan görüşmeler neticesinde derlenmiş güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum. Yurt dışına yerleşme planı olanlar için güzel bir ön envanter niteliğinde, içerisinde bizzat deneyimlemiş kişilerin görüşleri yer alıyor.
Etkileyici ve gerçekçi. Türkiye’den göçen 11 insanın hikayesi. Çok hoş, samimi anlatımları var. Farklı ülkeler farklı sebepler ama hepsinin ortak noktası iyi ki bu yolculuklara çıktıkları. Tabi ki bir çok zorlukları olmuş. Benim dikkatimi çeken anlatan kişi kadın-erkek fark etmeksizin değindikler ortak nokta gittikleri ülkedeki kadının yeri ve eşitliğinin üst noktada olması ve bundan hoşnut olmalarıdır.
Kitapta şöyle bir cümle içinizi ısıtacak cinsten
“Dünya benim evim”
Önyargılı yaklaşıp ilgiyle sıkılmadan okuduğum bi kitap oldu. Geçmiş yıllarda Türkiye den ayrılmış başka bir ülkede hayat kurup çocuk büyütmekte olan insanların hikayeleri. Nasıl gittikleri,orada ne yaptıkları, sosyal ve iş hayatları,olumlu olumsuz yaşadıkları yaşamakta oldukları, aile hayatları, dil,şehirler,insanlar,zorluklar o kadar ayrıntılı bir araştırma yazısı olmuş ki sanırım başka ne sorulabilir diye tatmin oluyorsunuz. Ayrıca bizim çocukluğumuzda gidenlerle yani ilk gidenler; şimdi yeni nesil gidenlerin farkını ve yaşam tarzını ayırt edebiliyorsunuz. Ve ülkemizin bir türlü içinden çıkamadığı durum. Mesela ben hep derdim ki ayan beyan ortada bu Avrupalılar neden bizi Araplarla karıştırıyor sinir olurdum yok hepiniz orada kapalı mısınız çalışıyor musunuz kocanızın kaç karısı var falan ama bu kitapla taşlar yerine oturdu iç çeke çeke okudum bazı bölümleri.