Baron W. Wratislaw

Baron Wratislaw'ın Anıları author
Author
0.0/10
0 People
5
Reads
0
Likes
461
Views

About

1591 yılında III. Murad tahtta iken, Alman- Avusturya İmparatoru’nun İstanbul’a gönderdiği elçilik heyetinin en genç üyesi olarak hazır bulunan bir maceraperesttir. Osmanlı İmparatorluğu ile Avusturya arasında savaş çıkınca Wratislaw ve arkadaşları hapsedilmiştir.
Full name:
Baron Wenceslas Wratislaw
Title:
Avusturalya Baronu
Birth:
1575

Readers

5 readers read.
4 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
90 yaşına gelen Veziriazam Sinan paşa sefer hazırlıkları sırasında yorgun düşüp hastalandığında Valide Safiye Sultan, Sinan'ın hekimini, rüşvetle, göz kamaştırıcı armağanlarla kandırarak ona bazı yanlış ilaçlar verdirmiş ve bu suretle sekiz gün içinde paşanın bu dünyadan göçüp gitmesini sağlamıştı. Sinan' ın ölümü halk arasında çok büyük üzüntü yaratmıştı. Herkes o­nun ölümüne ağlıyor, ruhunun selameti için dualar okunuyor, sadakalar veriliyor ve bu ülke için yaptığı işleri elde ettiği başarıları belirten şiirler yazılıyor ve bu şiirlerde şecaat ve kahramanlık ışığının artık sönmüş oldu­ğu ifade ediliyordu. Sinan' a yapılan cenaze töreni çok muhteşem olmuştu. Kendisi bizim can düşmanımız olduğu halde ve onun göçüp gitmesinden en çok sevinç duyanlar bizler olmakla birlikte, gerçeği belirtmek gerekirse, bu adam ha­rika denecek kadar yüksek tecrübe sahibiydi ve Osmanlı ülkesinde onun­la boy ölçüşebilecek adam yoktu.
Kadırgalarda yalı kütüğüne bileklerinden ve ayaklarından zincirlenen bir forsanın bedeni önce kızartılmış bir et kitlesine döner, böyle karabahtlı bir insan, kemikleri, damarları, kasları çatlayıncaya kadar kürek çekmek zorundadır, her an forsa kırbacının sırtında patlamasını bekler. Çoğu zaman da, kendine eğlence arayan muzur bir çocuğun elinde kır­baç oturaktan oturağa atlayarak forsaları dövdüğü onların duyduğu acı karşısında kahkahalar attığı görülür. Sümüklü ve mendebur çocuğun bu eziyetlerine yalnız sabır göstermek, dilinizi tutmak yetmez, durumunuz uygunsa, yani ona erişebilecek bir yerde iseniz bu pis veletin ellerini ayaklarını öpmeniz ve ondan size kızmaması için yalvamanız gerekir.
Reklam
Sert ve haşin karakterli Osmanlı memurlarını paradan güzel yumuşatan, uysallaş­tıran başka bir araç yoktur.
Padişahın karargahı, saray muhafızları tarafından öyle sıkı bir surette çevrelenmişti ki kimsenin izinsiz Hünkar çadırına girme olanağı yoktu. Ordunun geçeceği yolların güvenliğinin sağlanması için yukarıda sözünü ettiğim gibi, gece yarısından bir saat önce yürüyüşe geçen Mehmet Pa­şa'nın elli bin kişilik Kolordusu hiçbir gürültü yapmaz, davullar çalın­maz, sadece askerin gideceği yönü kolayca anlaması için küçük trampet­ler çalınırdı. Bu öncü Kolordu, bir günlük yürüyüşten sonra istirahate geçmek için çadır kurarken, ertesi sabah yürüyüşe geçmek üzere çadır yı­kar ve bunları develere, katırlara yüklerken hiçbir gürültü patırtı duyul­mazdı. Bunca insanın görevlerini böylesine bir sessizlik içinde yapmaları karşısında insanın hayranlık duymaması olanaksızdır. Bizim tarafta, böyle çadır kuran ya da yıkan elli askerin yaptığı şa­matayı, düzensizliği çıkarmadan, düşmanın elli bin kişilik ordusu gö­revini sessiz sedasız yerine getiriyordu. Bu da inanılmaz bir gerçek!
Nasıl ki duygulu, terbiyeli insanlar aramızda yaşayan Yahudileri aşağı­lamazlarsa, saygıdeğer Türkler de Hıristiyanlara asla aşağılayıcı bir davra­nışta bulunmazlar. Evet, nasıl ki yurdumuzda, ancak it kopuk takımı bir Yahudiyle karşılaştıklarında ona takılırlar, onu iter kakar, ya da başındaki şapkayı uçururlarsa bu diyarda da ancak bu karakterde olan ve töre yasa tanımayan serseriler Hıristiyanlara karşı bu gibi davranışlarda bulunmak­ta bir sakınca görmezler.

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
Henüz kayıt yok