Paolo Rossi'ye göre, Rousseau'dan sonra, "geçmiş her zaman hayali bir tutarlılık temelinde 'inşa edilmiş' ve örgütlenmiş olarakk tasavvur edilecektir. Bu hayali geçmiş sadece psikoloji açısından değil, aynı zamanda (ve özellikle diye eklemek gerek) tarihyazımı için de sorun oluşturur ... Bellek, söylendiği gibi, geçmişi 'sömürgeleştirir' ve onu bugünün kavramları ve duygularına dayanarak düzenler. "