Bela Horvath

Anadolu 1913 yazarı
Yazar
8.3/10
5 Kişi
19
Okunma
1
Beğeni
1.058
Görüntülenme

En Beğenilen Bela Horvath Sözleri ve Alıntıları

En Beğenilen Bela Horvath sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Bela Horvath kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ooo hepimiz padişahız ağam.
Bu ülkede fırıncı çırağından, sultana kadar herkes efendi.
Bu “bey” ve “hoca” sıfatları ne anlama mı geliyor? Bey bir zamanlar askeri bir rütbe idi. Bugün ise artık genelleşen bu sıfat, kişinin iyi bir aileden geldiğini veya yüksek bir toplumsal düzeye sahip olduğunu ifade ediyor. Hoca ise bir tür din adamı ve öğretmen gibi. Yani bir yandan din adamı gibi pratikte din işlerini görüyor, ama diğer yandan da ilkokullarda eğitim veriyor. Yüksek eğitim görmüş hocalar da olmakla birlikte, hocaların çoğunluğunun eğitim ve kültür düzeyi düşük. Çünkü ilahiyatın dışında pek bir şey öğrenmiyorlar. Oldukça yaygın ve toplumda önemli bir prestije sahip olan bu toplumsal kesim modernizasyonun ciddi bir freni rolündeydi.
Sayfa 9 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okudu
Reklam
Türklerin bir başka övgüye değer özellikleri de, sadece kendi soydaşlarını değil, Hıristiyanları bile desteklemeleri, dayanışma göstermeleri. Eğer Rum ailede baba birkaç yıllığına İstanbul’a çalışmaya, dükkân açmaya, ticaret yapmaya gitmişse, ailesini yanında götürmüyor. Bu durumda komşular, tanıdık Türk erkekler geride kalan aileye yardım etmeyi görev kabul ediyorlar. Niğde yakınlarındaki Dilmesu Köyü’nde Rumların bir kısmı Amerika’ya göçmüş. Geride kalan çocuklara köyün Türk aileleri bakıyorlardı.
Sayfa 71 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okudu
1900'lerde Anadolu
Akşam aşçıda karnımızı doyuruyor ve arkasından karpuz satın alıp odamıza gidiyoruz. Karpuz kabuklarını pencereden fırlatıyoruz. Doğu insanının rahatı bu! Çöpler, kirli sular pencereden olduğu gibi boca ediliyor! Bir keresinde aşağıdan geçen birinin neredeyse üzerine çöpler dökülürken, adamcağızın elinden “Bak! bak!” deyip yürümekten başka bir şey gelmedi. Ne yapabilir ki, sonuçta o da evinde pencereyi aynı amaçla kullanıyor.
Sayfa 77 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okudu
İşte, şehrin göbeğinde olan, ama giderek yıkıntıya dönüşen bir tapınak. Bu olgu aslında Doğu insanının mantalitesini de ortaya koyuyor. Burada insanlar en doğrudan ve en çabuk giderebilecekleri ihtiyaçları peşinde koşuyorlar. Diğer işlerin tümü ikincil derecede önemli. Bir ev yıkıldı mı, enkaz, dağılan taşlar yerinde öylece kalıyor. Eğer biri “Neden?” diye sorarsa; - Ne yapalım? Yıkıldı! oluyor yanıt.
Sayfa 59 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okudu
- Şurayı görüyor musunuz efendim? diyor jandarmamız. Burada eskiden bir köy vardı. Çevrene bir bak, mezarlıkları hâlâ görebilirsin. - Peki evler ne oldu? - Hiç, yıkıldı; kalanını rüzgâr sürükledi, kumlar toprağa gömdü. İşte Doğu’da olan bu; köyler doğar, bir süre yaşar, sonra kaybolup giderler. Bir süre çevre köylerin belleğinde yaşar, sonra tamamen unutulurlar. Çünkü bu köylerin hatırlanmasını gerektirecek hiçbir şey olmuyor; önemli, farklı ve ilginç sayılabilecek hiçbir şey yaşanmıyor. Tozlar arasında yaşayan, sessiz, hayal kuran insanlardan geride yine toz kalıyor. Doğup, yaşayıp, ölüp giden bu insanlar kalıcı bir şey bırakmıyor geleceğe. Ellerinin yarattığı anıt yok!
Sayfa 73 - Tarih Vakfı Yurt Yayınları (e-kitap)Kitabı okudu
Reklam
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.