Berdal Aral

Bitmeyen İhanet author
Author
8.6/10
8 People
32
Reads
1
Likes
576
Views

Berdal Aral Quotes

You can find Berdal Aral quotes, Berdal Aral book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
21. yüzyılın yeni 'Balfour Bildirisi'
ABD'nin, UNRWA'ya yapmış olduğu yardımları kesmesinin ardında ulaşmak istediği üç temel hedef vardır: Birincisi, Filistin halkının, deyim yerindeyse, 'nefes alabileceği tüm kanalları tıkayarak' onun direnişini tümüyle kırmak ve bu mazlum halkın ‘teslim anlaşması' niteliğindeki bir çözümü' (!) sineye çekmesini sağlamak; ikincisi, Hamas ile Filistin halkının karşı karşıya getirerek, hususiyetle Gazze'de Hamas yönetimine karşı güçlü bir muhalefetin oluşmasını ve ardından bu muhalif güçlerin mevcut yönetimi alaşağı etmesini imkân dâhiline sokmak; üçüncüsü, İsrail'le istişare hâlinde, muhtemelen bazı Arap ülkelerinin gizli ya da açık desteğiyle, Filistin halkına 'devlet' olmaktan başka her şeye benzeyen bir siyasî formülü dayatmak. Bu 'devlet' (!), bölük pörçük kantonlardan oluşacak (Güney Afrika'da apartheid döneminde ırkçı rejim eliyle oluşturulmuş Bantustanlar gibi), Doğu Kudüs'ü içermeyecek, siyasî ve askerî olarak İsrail'in güdüm ve denetiminde, deyim yerindeyse, onun 'vassalı' olacaktır. ABD-İsrail ikilisinin, hem Filistin halkına hem de Arap ve Müslüman halklara yeni bir ihaneti olarak görülebilecek ve bu yönüyle de 21. yüzyılın yeni "Balfour Bildirisi" olarak tanımlanması gereken bu kumpas-planı, 'taşların bağlandığı, köpeklerin salındığı' günümüz konjonktüründe adım adım yürürlüğe konmaya çalışılmaktadır.
Sayfa 217 - Çıra Yayınları
İsrail'in yayılmacı politikaları hususunda, başta ABD, küresel düzeydeki mütehakkim güçlerin ya destekçi olduklarını ya da bu devlete yönelik -yumuşak tepkiler dışında- ciddî bir itirazda bulunmadıklarını belirtmek gerekir. İsrail'in Filistinlilerle ya da Arap komşularıyla barış yapma hususunda hiç de istekli olmadığı bilinmektedir. Bu yaklaşım, İsrail'in Yahudi vatandaşlarının kahir ekseriyetince de desteklenmektedir. Açıktır ki, başta ABD, gelecekte, küresel hegemonik güçlerin herhangi birisinin arabuluculuğunda gerçekleştirilebilecek olan İsrail-Filistin ikili barış görüşmelerinden Filistin halkının haklarını tasdik eden, onların self-determinasyon hakkını çıkış noktasi olarak kabul eden ve Filistinlilerin nihaî olarak sürdürülebilir bir devlet kurmalarına imkân sağlayan bir çözümün çıkma ihtimali hemen hemen hiç yoktur. İsrail iyi bilmektedir ki, söz gelimi, ABD, Siyonist devlet ne yaparsa yapsin, onun arkasında durmaya devam edecektir.
Sayfa 124 - Çıra Yayınları
Reklam
İsrail, self-determinasyon hakkı çerçevesinde Filistin halkının bağımsız devlet kurma hakkının İsrail-Filistin müzakerelerinin ana parametrelerinden birisi olarak kabul edilmesini şiddetle reddetmiştir. Siyonist devletin bu husustaki kararlılığı, İsrail'in bir sömürgeci-yerleşimci devlet olduğu gerçeğiyle yakından ilişkilidir. Başka bir deyişle, İsrail'in, diğer devletler gibi 'normal' bir devlet olarak kabulü, mâkul ve mantıklı değildir. Aksine, Siyonist hareket daha başlangıçtan itibaren Filistinlileri topraklarından söküp atmayı ve onların boşalttığı topraklara Yahudileri yerleştirmeyi temel hedef olarak belirlemiştir. Bu hareket, her aşamada, Avrupa sömürgeciliğinin Batı'nın kendisi dışındaki coğrafyalarda gerçekleştirmiş olduğu acımasız hâkimiyet, tasallut ve sömürüyü kendisi için ideal bir model olarak belirlemiş bulunmaktaydı.
Sayfa 90
İsrail yalnızca Filistin toprakları üzerinde yasadışı işgalci olarak tahakküm kurmuş değildir. Siyonist devlet, aynı zamanda, düzenli olarak savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve barışa karşı suçlar işlemektedir.
Sayfa 113 - Çıra Yayınları
ABD yönetimi uzun bir süredir İsrail'le istişare hâlinde Filistin'e ilişkin bir barış planı hazırlamaktadır. Ama bu öyle bir 'barış planı'dır ki, Filistin halkı için şu üç şeyi öngörmektedir: sürekli esaret, aşağılanma ve millet olarak yok sayılma.
Sayfa 219 - Çıra Yayınları
İran'ın Ortadoğu coğrafyasında istikrar-bozucu bir etki yaptığı kabul edilse bile, bu devletin bölgedeki Arap ülkeleri için başta ge len tehdit olduğu iddiası inandırıcı olmaktan uzaktır. Filistin lileri, askerî işgal ve katliamlar yoluyla kendi topraklarından sökerek, onların terk etmek zorunda bırakıldığı topraklara Yahudileri yerleştiren ve ardından 1948 yılında Yahudiler için devlet kuran aktör, İran değil, İsrail'dir.
Reklam
'Siyonizm' adı verilen milliyetçi ideolojinin tanımını Garaudy şöyle yapmaktadır: "Irkçılığa dayanan iç politika; muhayyel bir göç sonucu geleceklere "yaşam alanı" açmak için saldırganlığı ve yayılmacılığı esas alan bir dış politika; ve devlet terörizmi olarak en iyi ifadesini bulan siyasî eylem biçimi."
Sayfa 262 - Çıra Yayınları
İsrail'in sınırlarının bugün bile belli olmayışı, onun, işgaller ve etnik temizlik yoluyla topraklarını genişletmeye çalışan bir yayılmacı devlet olduğunu göstermektedir. İsra il, bölgenin yerli halkını Filistin'den tümüyle söküp atarak Filistin topraklarının her bir parçasını sömürgeleştirmeyi hedeflediğinden, sömürgeci-yerleşimci bir devlet olarak da tavsif edilmelidir.
İsrail'e göre de, Arap dünyasında gelecek kuşaklar kendisine karşı daha olumlu bir yaklaşım içinde olacaklar ve böylece zaman içinde Arap coğrafyasındaki hâkim görüş İsrail'le nor malleşme yönünde olacaktır.
Mevcut normatif ve kurumsal düzen, ABD, Israil ve Rusya gibi bir kısım aktörlerlerin işgal, saldırganlık ve askerî müdahaleler yoluyla sahada sağladıkları kazanımları, uluslararası hukuk çerçevesinde "kılıfına uydurmasına " imkan verir niteliktedir.
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.