Berthe G. Gaulis

Çankaya Akşamları yazarı
Yazar
8.2/10
6 Kişi
51
Okunma
1
Beğeni
1.667
Görüntülenme

Berthe G. Gaulis Gönderileri

Berthe G. Gaulis kitaplarını, Berthe G. Gaulis sözleri ve alıntılarını, Berthe G. Gaulis yazarlarını, Berthe G. Gaulis yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ingiltere ve fransa arasındaki çıkar çatışmalarına dairdir.
Asya'da, Afrika'da ağır bir biçimde yenilgiye uğratılan Fransa. 1914 Savaşı bu durumu hiç değiştirmedi. Savaş bittikten sonra, Londra soğuk bir şekilde şöyle konuştu: ''Almanya'ya karşı sizinle birleştik, Doğu için ise, hareketlerimizde bağımsız olmak istediğimizi söylemiştik.'' Fransa buna şöyle cevap veriyordu: "Bu tezinizi anlatırken bizi sırtımızdan hançerlemeniz gerekmezdi her hâlde.'' (Suriye ve Kilikya olayları, 1920-1921). Bu olaylar Asya halkına kötü bir örnek oldu. Bununla beraber, Doğu ülkelerinin kapladığı sahalar buralardaki halkları eğitmeye aday olan iki, üç, hatta daha fazla devlete yetecek kadar geniş değil miydi? Her şey benim olsun demek, İngiliz emperyalizmi için biraz da Alman emperyalizminin kaderini paylaşmak gibi olmuyor muydu? Nitekim, sivil servisin görevlileri de gülerek, ''Adam sen de, biz her zaman güçlü olacağız'' diyorlardı.
ingiltere ve fransanın politika metotlarına dairdir.
Biz bütün tartışma ve eleştirilerimizi herkese açık bir biçimde yaparız. Londra'da ise, siyasî meseleler yalnız bu işin uzmanı olan politikacılar arasında görüşülür ve kamuoyunun bundan haberi olmaz. Halk bunların hazırlanışını, sonuçlarını ve amaçlarını asla öğrenemez. İngiliz siyaseti birkaç spor kuralı üzerine dayanmaktadır: ''Bütün gücünle çarpışmadan pes etmek yok. İmtiyazlar müzakere yoluyla değil, karşı taraftan koparılarak alınır. "(Londra, Haziran 1920) Albay L.....'in şu sözleri bu doktrini çok güzel özetliyor: Saldırıların kötü sonuçları üzerine hücuma uğradığı zaman karşısındakilere şöyle cevap vermişti: ''Biz dünyanın en önde gelen milletiyiz ve kimsenin yardımına ihtiyacımız yoktur. Bu yüzden kendi başımıza hareket etmeyi tercih ederiz. İşler kötüye giderse bu bizim için daha iyidir, zira o zaman gerçek gücümüzü ortaya koymak fırsatı doğar'' ve ilâve ediyordu: ''Sizin için Doğu bir aksesuar, bir fantezidir. Bizim için ise, bize sadık kaldığı sürece hayatımız, bizi istemediği zaman da ölümümüzdür.''
Reklam
ingiltere ve onun osmanlıyı işgal planına dairdir.
Onun on sekizinci yüzyıldan beri, sömürgeler için uyguladığı politika bugün için de geçerliydi. Bu politikanın esasları ise, ahlâkı bozmak, jurnalcilik, entrika, yerli halkın bölünerek birbirine düşman gruplara ayrılmasıydı. Bu politikanın uygulama vasıtaları da, yerli halk arasından seçilmiş hainlerden oluşturulmuş birinci sınıf bir haber alma servisi, harekât sahasının zeminini iyice bilen yerli Hıristiyanlar, bolca dağıtılan paralar, aralarına nifak sokarak birbirinden ayırma, millî değeri olan şahsiyetler hakkında ortaya en kötü iftiraları atma ve yaymaydı. Bütün bunlarla istenilen sonuç alınmazsa, kaba kuvvete ve askerî harekâta başvurulacaktı ki bu, asilere er veya geç İngiliz gücü karşısında boyun eğeceklerini anlatacaktı.
ingilizlerin istanbulu işgali sırasında ilk gün yaptıklarına dairdir.
İngilizler, Türk askerlerinin bulundukları kışlalara girdiler. En ufak bir direniş şiddetli bir misilleme ile karşılandı. Yer yer silâh sesleri ve makineli tüfek takırtıları duyuldu, bazı Türk askerleri vurulup düştüler. Bu arada, bir şeyden habersiz olarak talime gitmekte olan bir topçu alayının bandosu yakalanıp erleri kurşuna dizildi.
İstanbul'da İngilizlerin dediği oluyor, ama hiç kimse rahat değil, azınlıklar feryat ediyor, çoğunlukla da kendi kinini saklıyor, böylece yangın ağır ağır yayılıyor. Türkler, ''Her şeyin mahvolması, bu dayanılmaz durumdan çok iyidir'' diyorlar.
işgal altındaki istanbula dair.
Rus entrikası, Asyalıların dalavereleri, Müttefik kamplarının oyunları, Almanların yıkıcı propagandası, İtalyanların manevraları, Arapların dalavereleri, Panislâmizm, Pantürkizm, Panturanizm cereyanları ve Mısır'dan İran ve Hindistan'a kadar daha niceleri... Görünmeyen bir şebeke, zaten zayıflamış olan şehri sıkmakta. Şehirde, bütün dünyadaki gizli örgütlerin icra organı olan ajanlar cirit atmakta. Bunların hepsinin ayrı görevleri var, çok şükür ki, fenalığın bu kadar çok olması şiddetini azaltıyor. Birçok komplo önceden haber alınıp önleniyor. Haydutluk bu kadar kolayca sindirilmese, İstanbul'un hali çok kötü olurdu. Şehrin bugünkü moral bozucu durumunu İngiliz askerleri kayıtsızlıkla ve dudak bükerek seyrediyorlar. Bütün bu olanları gelişi güzel giden iki atlı bir araba gibi görmek lâzım, atlar arabayı, arabacının gitmek istemediği bir yere götürüyorlar ve araba her dönemeçte yaya kaldırımının bir köşesine bindiriyor. Bir acayip gidiş! İşte bütün Doğu budur ve bu keşmekeşi ancak bir şef düzene koyabilir. Bu kederli halk arasında, kadınlar biraz daha neşeli görünüyorlar. Gidişleri, hal ve tavırları, hareketleri, şıklıkları ve ufak ayaklarıyla Fransız kadınlarına şaşılacak kadar benziyorlar. Karnı acıkınca her zaman yiyecek bir şey bulamayan, sadaka dilenen ve kin dolu bakışlarla onları süzen kalabalığın arasından emin adımlarla geçip gidiyorlar.
Reklam
159 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.