Her yer kalabalıktı fakat yalnızlık da çok kalabalıktı. Her yeri kuşatmış gibiydi. İnsanları korkutuyordu. İnsanlar, yalnız yaşamaktan ve en sonunda yalnız ölmekten korkuyorlardı. Sokakta yürüyen insanlar, neredeyse birbirlerine dokunmak isteyecek kadar yalnızdı.
Bazı insanlar üzgün olduklarında derin uykularda kaybolmak ister. Tek sığınakları yastık ve yorganlarıdır. Tıpkı bir kaplumbağa gibi yavaş yavaş yatağa süzülüp hayattan birkaç saatliğine de olsa kopmak isterler. Hatta bazen hiç uyanmamayı dileyenlerde olur.
Dış görünüşün vız geliyordu bana, sözlerine önem veriyordum yalnız. Ben de seni düşündüğüm gibi bulmamıştım, benzemiyordun kendine:daha esmerdin, yüzün zayıftı! Tombul olsaydın, böylesine katı yürekli olabilir miydin... "diyordu Kafka, Milena'sına
Birini seversin ya,
Seversin işte...
Nedensiz
Hesapsız
Hiç ama hiç düşünmeden
En yalın halinle
En güzel cümlelerle kucaklarsın onu
Gözleri çirkindir de sen güzelleştirirsin
Kapkaradır hani,
Çirkin bakar hatta,
Sensindir o gözleri mavi yapan,
Sensindir o bakışları derinleştiren,
Sen.
Güzel olan, sensindir aslında.
" Neden insanların günlerini berbat etmeye çalışır bazı insanlar. Bunu hep düşünmüşümdür. Zaten zor olan hayatta, bir de birilerinin kişisel zorluklarını çekmek, zor zanaat! "
''O kapının ve tüm kapıların ardında yaşananları sadece duvarlar ve duvarların sahipleri biliyor... Çelik, tahta, sürgülü, sürgüsüz, kimi dürbünlü kimi dürbünsüz... Çeşit çeşit. Tıpkı insanlar gibi.''