Bezmi Nusret Kaygusuz

Şeyh Bedrettin Simaveni yazarı
Yazar
10.0/10
2 Kişi
4
Okunma
1
Beğeni
694
Görüntülenme

En Beğenilen Bezmi Nusret Kaygusuz Gönderileri

En Beğenilen Bezmi Nusret Kaygusuz kitaplarını, en beğenilen Bezmi Nusret Kaygusuz sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Bezmi Nusret Kaygusuz yazarlarını, en beğenilen Bezmi Nusret Kaygusuz yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yönelimleri
Bedreddin, tahsilini bitirince karşısına iki yol çıktı, ya rüsum âlimleri takip edecek veyahut Safiyye Arifleri (Özgür ruhlu hakikati arayan aydınlar) arasına girecekti. Birinci tercihte zenginlik ve şöhret, ikincisinde tehlike ve yoksunluk vardı. Bununla beraber resmiyet âlimlerini bir türlü sevemiyordu. Çünkü İslamiyet’i onların suiistimal ettiklerine inanıyordu.
Sayfa 79 - La Kitap YayınlarıKitabı okudu
278 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Şeyh Bedreddin
Fuarda yaptığımız sohbetlerden anlaşılıyor ki Şeyh Bedreddin konusu anlaşılamamış... Timur, kendisine mektup yazıp Osmanlı'dan şikayet eden beylerin daveti üzerine Anadolu'ya gelip Yıldırım Beyazıt'ı esir almış... Yıldırım Beyazıt ile birlikte kaçma imkanı olmasına karşın babasını yalnız bırakmayan oğlu Musa Çelebi de yakalanmış. Musa
Şeyh Bedreddin Simaveni
Şeyh Bedreddin SimaveniBezmi Nusret Kaygusuz · La Kitap · 20191 okunma
Reklam
Önsöz
Türkler İslamiyet’le karşılaştıklarında onu anlayamıyor. Çünkü kulluğu, köleciliği hiç tanımıyorlar. Onların bildiği esirlik var, savaş esirliği o da bir müddet sonra kaldırılan bir esaret. Özel mülkiyet, derebeylik, gibi kavramlar sosyal hayatlarında bulunmuyor. Ağa da bey de tek bir kavramda ‘ağabey’ olarak birleşmiş, insanın en sevdiği, en güvendiği şahsiyet. Türklerin bildiği tek bağlanmak, sevgiyle bağlanmak. Türk Kağanları derebeyi değiller, halkın sahibi, efendisi değil reisi konumundalar. Ona Alevilikte ikrar denilmiş. Türkler severse bağlanır, sevmezse bağlanmaz, ne kul olur ne de köle. Erich Fromm’un Sevme Sanatı’nda tarif ettiği “rasyonel otorite”, sevgi bağıyla bağlanmak.
Önsöz
Türklerin Tanrı anlayışı Orta Doğu’dan tamamen farklı. Tanrı Ülgen yalnızlıktan sıkıldığı için insanı kendi suretinden, kendine can yoldaşı, dost, arkadaş, yaren olsun diye sudan, suyun içindeki cevherden, kendinde olan tüm meziyetleri ona da vererek, kendine denk yaratmış. Bu sebeple Türkmen Alevi gönül ferahlığıyla, “Biz Hakk’ın nurundan geliyoruz,” “Hak ile Hak idim”, “Hak’tan geldim, Hakk’a gideceğim” diyebiliyor. Bu anlayış Türkler İslamiyet’e dâhil olunca İslamiyet’in içinde bir tartışmaya dönüşüyor. Türkler bildikleri Tanrı anlayışıyla İslamı tanımlıyorlar. Tanrı’dan korkulmaz, sevilir. Tanrı’ya kul olunmaz yar ve yaren olunur, âşık ve maşuk olunur çünkü insanın ruhudur, ruhundaki aşktır. O sebeple Kuran’da “Sana şah damarından yakınım,” demiştir.
Sayfa 12 - La Kitap YayınlarıKitabı okudu
Önsöz
Hallacı Mansur da 920 yılında fikirlerinden dolayı idam edildi. Onun fikri “Enel Hak” idi. Yani “ben Hakk’ım, Hak bende”. Bu fikirler Horasan ve Maveraünnehir havalisinde yaygınlaştı. Türk halkı zaten bütünüyle öyle düşünüyordu. Ben Göğün çocuğuyum. Gök benim içimde. Benim Gök atam. Ataruhları. Ve ben O’yum. Beni yaratan, koruyan, atam. Yani Tanrı insana ceza vermez. Tanrı’ya kul olunmaz, Tanrı’ya dost olunur, yâr olunur, maşuk olunur. Tanrı’dan korkulmaz. Tanrı sevilir, çünkü anne gibidir, baba gibidir, sevgili gibidir. Kardeş gibidir, nitekim musahiplik geleneği, canı canımdan, ruhu ruhumdan, kanı kanımdan, teni tenimden diyerek Tanrı’yla olan birliği temsilen yapılır.
Sayfa 16 - La Kitap YayınlarıKitabı okudu
Şeyh Bedreddin'in resmi
Kapakta kullanılan Şeyh Bedreddin'in resmi için Bezmi Nusret Kaygusuz şöyle bir not düşmüş: “Bedreddin’in kitaptaki portresi hakikidir. Bu resim Türk Meşhurları Ansiklopedisi muallifi İbrahim Alaeddin Gövsa tarafından eserinin neşrinden sonra elde edilmiş ve Mareşal Fevzi Çakmak yazarı Süleyman Külçe vasıtası ile bize gönderilmiştir.”
La Kitap YayınlarıKitabı okudu