Dünyanın başlangıcı hakkında din adamları çeşitli tarihler öne sürmüştür. Yahudi Rabbinik otoriteler dünyanın başlangıcı için MÖ 3700 tarihini verirken, Papa VIII. Clement, yaratılış için MÖ 5199 tarihini önermekteydi.
Söz gelimi Tylor gibi düşünürler masabaşı antropoloğu olarak görülmüştür. O çalışmalarını ikincil kaynaklara dayandırılması sebebiyle Victoria dönemi oturup oluklarının prototip olarak nitelendirilmişlerdir.
Ekofeminist düşüncenin önemli isimlerinden olan Gimbutas, daha önce bahsi geçen Kossinna'nın, Hint-Avrupalıların ilkel olarak nitelendirilen diğer topluluklara uygarlık götürdüğünü öne süren teorisine karşı çıkmıştır. Ona göre, Hint-Avrupalılar Güneydoğu Avrupa'daki kültürleri yıkmış ve ataerkil şiddeti bu bölgeye empoze etmişlerdir. Böylece kadınların ön planda olduğu, estetik ve sanatın hâkim olduğu dönem son bulmuştur. Dolayısıyla Avrupa'nın kökeni işgalci Hint-Avrupa'ya değil barış ve eşitlik ilkesine göre yaşamlarını sürdüren Güney Doğu Avrupa'da bulunan "Eski Avrupa" topluluklarına dayanmaktadır.
Arkeolojinin düşündüğümüzden daha karmaşık olduğunu belirten Clive Gamble'a göre arkeoloji olmasını istediğimiz herhangi bir şey olabilir.
---
17. dipnot
Son derece bilimsel bir doktora tezi. Din arkeolojisi alanında piyasadaki ilk kitap. Göbekli Tepe Şanlıurfa ilinin 18 km kuzeydoğusunda bulunan ve tarihte bilinen ilk ibadet merkezidir. Tarihi ise 11 bin 600 yıla kadar gitmektedir. Göbekli Tepe'deki tapınım kültü, "Neolitik Din" olarak değerlendirilmekte. Tam da bu neolitik çağda
Bu kitabı Göbeklitepe'de almıştım :)
İlk sayfada yazar, kitabı din arkeolojisi alanında Türkçe'deki ilk bilimsel çalışma olma özelliğine sahip olarak tanımlıyor.
Yazar ilk kısımlarda arkeoloji kavramı, arkeolojinin tarihsel gelişimi, dünya için ne anlama geldiği, ne amaçla kullanıldığı, Türkiye'deki gelişiminden bahsediyor. Din ve arkeloji ilişkisini, bolca dipnot ve kaynakça belirterek bilimsel açıdan incelemiş.
Son kısımda Göbeklitepe'nin coğrafi konumundan, sembollerin anlamlarına, Göbeklitepe nedir, ne değildir'e, Klaus Schmidt başta olmak üzere Göbeklitepe'nin anlamını yorumlayan-teoriler üretenleri artıları ve eksileri ile tartışmış.
Kitapta yer alan fotoğrafları da beğendim, tam olarak görülmesi gereken heykel-yapı-sembollere yer verilmiş.
Kitabı boş kafayla okumanızı tavsiye ederim. Zira bazı kısımları anlayabilmek, analiz etmek zor olabilir.