Yaşamda her şey karmakarışık, çelişkilerle doluydu. Örümcek ağı gibiydi. Ağın bir telini yakalayıp çekince kurtuluşun geleceği sanılan, çekip çıkmaya çabaladıkça daha çok dolanılan örümcek ağı gibiydi.
,
Ama Tolostoy, insan güzelliğe yaklaştıkça iyilikten uzaklaşır, diyor değil mi?
... Sizce dünyayı güzellik gizem mi kurtaracak ya da benzeri şekilde Rozanov ile Dostoyevsk mi?
,
İffetli olmayı, bir vaaz gibi dillerine dolamışlardı. Oysa gençlik dönemi kendi çılgınlıklarıyla yaşanmalıydı. Onlar ise her şeyi abartıyor mantıklı düşünemiyorlardı.
İşte bu dünya, arabadaki sırtı pek karnı tok kadının aptal işçi yığını diye nitelediği kalabalığa öylesine alayla bakmayı kendine hak sayabildiği kadar yalan ve ihanetle dolu bir yerdi.