Sayısız roman ve kısa öykünün yazarı Brian Herbert, Amerika'da ve dünyada önde gelen eleştirmenler tarafından alkışlanmaktadır. Bilimkurgu süperstarı Frank Herbert'in büyük oğlu olan Brian, mezun olmadan önce 23 kez liseden ayrıldı. Babası (başarı daha yıllarca uzakdayken) gazeteci bazen sadece yazar olarak çalıştığı için maddi durumları o günlerde kötüydü. Her ikisi de Brian, küçük kardeşi Bruce ve ablaları Penny'i içeren üç çocuklu bir aileyi geçindirecek yeterli parayı sağlamıyordu.
Birikimleri o kadar azdı ki Brian'ın annesi Beverly bazen şapka açarak sadece çok az para toplayabilse gerisini önemsemiyordu. Yaşadıkları yerlerden birinde Tacoma gelgiti düzlüğünde küçük bir kulübede, çocuklar ısınmayan bir verandanın üzerinde uyumuş ve diğer birinde, dik patikaları geçerek ulaşılan uzak bir bölmede, babaları kasten mektup listesine girmiş ve sonra reklam mektuplarını yakarak evi ısıtmıştır. Çocukların Noel'de hiç hediye almadığı yıllar bile olmuştur.
Tarihin her devrinde görülmüştür ki, eğer kazançlı çıkmak istiyorsanız yöneten kişi siz olmalısınız. Ve yönetmek için bütün vatandaşların avantajlarını köreltmelisiniz.
Sandworms of Dune bu kitapların ithaki tarafından çevrilmesini istiyorum. Eğer çevrilmezse kesinlikle İngilizce üzerinden okuyacağım. Dune Hanedan üçlemesinin çevirisi yapılmışken Dune serisinin asıl hikayesinin devamı olan bu iki kitabının çevrilmemesi çok can sıkıcı.
️9/10
•Hanedanlık üçlemesinin ikinci kitabı olan Harkonnen Hanedanı ilk kitap olan Atreides Hanedanı kitabından 10 küsür sene sonrasından başlıyor. Atreides dükü olan Leto 26 yaşında, onun baş savaşçısı Duncan ise 20 yaşında. Atreides ailesine iyice bağlanmış, sadakatini kanıtlamak hayat amacı olmuş vaziyette. Bu kitapta ünlü Ginaz savaşçılarından
Şimdi özellikle değinmek istediğim bir konu var. Hikayede bahsedilen makinelerle savaşta insanların yanında durmayıp kaçan bilinmeyen gezegenlere yerleşen bir insan ırkı var. Onlar tabi ki de İslam'a tabi olan insanlar. Buna gülüyorum hatta biraz da sinirleniyorum ama normal karşılıyorum. Sonuçta ırkçılık ya da kendini beğenmişlik Avrupa insanının kanında var. Yaratıcı Budallah olarak tanımlamış , utanmamış bu insanları da 2 mezhebe bölmüş tıpkı İslamda olduğu gibi isimlerine de zensünni ve zenşii demiş , yaratıcılığını kullanmaya dahi tenezzül etmemiş, yaptığı ırkçılığın sonuçları umurunda dahi olmamış açık açık yapmış. Bahsettiği sadece Müslümanlar da değil bu arada , arapça kökenli olsa da sadece Türkler'in kullandığı isimleri kullanmış bazı karakterlerde. Korkak olarak tanımlamış bu insanları. Alt sınıf olarak tanımlamış. Ama şunu anlıyorum ki ; ne Kudüs'e diz çöktüren eyyubi, ne İstanbul'a diz çöktüren Fatih Sultan Mehmet, ne de Dünya'ya diz çöktüren Devlet-i Aliyye unutulmamış ve hala bir yara olarak içlerinde duruyor. Onun dışında gayet güzel bir üçleme başlangıcı olmuş. Beğendim.
Gereksiz uzun olmasını geçtim hiçbir şey anlatmıyor, kötüler klişe, robotlar duygusuz olmaları gerekirken her duyguyu yaşıyor, tüm kitapta bir sayfa diyalog bile yok, ilginç bulalım diye aniden önemli karakterler ölüyor başka da bir olayı yok. Keşke Dune evreni değil de kendi evrenini yazsaydı yazarlar, Frank Herbert seviyesinin o kadar uzağında ki...