Ann Arbor’da annesi kafasına kurşun sıkan kız değildi. Sadece Californialı bir kızdı; tutkulu bir delikanlının kız arkadaşı, partilemeyi seven yine de derslerine zamanında gelmeyi başaran bir öğrenciydi. Evindeyse her yerde kayıp vardı; tıpkı parmak izleriyle dolu bir camdan dışarı bakmaya çalışır gibi ötesini belli belirsiz görebiliyordu. O pencerenin arkasında, kendisiyle dünyanın geri kalanı arasında kapana kısılmış hissediyordu sürekli ama Ann Arbor’da cam daha temizdi.
Dile getirilmeden önce tüm iyi sırların tadı vardır; bu yüzden bir an durup bu sırrı ağızlarımızın içinde döndürseydik henüz tam olgunlaşmamış, erken koparılmış, çalınmış ve mevsiminden önce yayılmış bir sırrın mayhoşluğunu hissedebilirdik.
Tercihlerinin kritik bir dengede sıkışıp kaldığını hissetmişti ve rozeti atmadığı anda bir bebek olmayacağını, elinde kalan tek şeyin o rozet olacağını fark etmişti.
Bazı kitaplar vardır, sizinle kurduğu bağı kimseyle kuramayacağını düşünürsünüz. İşte öyle bir şey…
Ulusal kitap vakfı tarafından 35 yaş altı en iyi 5 yazar arasında gösterilen yazarımızın ilk kitabıymış. Ama nasıl bir ilk kitap… ‘90 doğumlu yazar, gerçekten harikalar yaratmış. Öyle göründüğü gibi genç yetişkin romanı değil sakın öyle sanmayın zira arka kapak yazısını okuduğunuzda öyle sanmanız çok normal ama değil, hiç değil! -Hem de nasıl akıcı hiç sormayın- Bundan böyle bu genç yazarın eteklerinde dolanan bir takipçiyim herkes bilsin.
Benim için unutulmayacak bir kitap karakteri oldu Nadia, ah Nadia… O kadar bendi ki. Doğru ya da yanlış bütün seçimleriyle, kararlarıyla, gittiği ya da döndüğü bütün yollarla, o kadar bendi ki… Ben Nadia oldum, Nadia ben oldu. Karıştık birbirimize. Söylediği her sözü, yaptığı bilinçli ya da bilinçsiz her hareketi -istisnasız hepsini- düşünmeden yapardım muhakkak. Onu benim kadar anlayabilir misiniz bilmem ama bu kitabı yıllarca şöyle tarif edeceğim hep; -okudum ve artık içimde büyük bir boşluk var. Tam olarak içimin neresinde algılayamadığım.- İşte böyle.
Bu kitabı
psk.okuyor canım Başakcığım olmasaydı asla okumaz, keşfedemezdim. Onun önerilerine gözüm kapalı güveniyorum. Çünkü harika bir okur! Çok ama çok teşekkür ederim! ️
Bu sene The New York Times Bestseller'a girmiş bu eserin kısa bir süre içerisinde türkçesinin basılmasını temenni ediyorum.Yorumu da o zaman yapacağım.Umarım 10,20 yıl beklemek zorunda kalmayız..
Baştan sona çok güzel bir temposu vardı kitabın. Ahh Nadia !!!
Kitapta bariz bir şekilde olmasa da alt metinde üç karakterinde kendi annelerinden de söz etmekte. Nadia,Luke ve Aubrey kitap bu uç kişinin etrafında geçiyor. Nadia annesinin intiharı yüzünden yasını tutup bir yandan da liseyi bitirip üniversite hayaliyle yanıp tutuşurken hamile kalması onun hayatını değiştirir. Her ne kadar hayalini gerçekleştirip avukat olsa da geçmiş peşini bırakmaz.Nadianın yanlış bildiği doğrularla yüzleşmesi de çok acıydı. Luke un annesinin yaptıklarını okuyunca ayrı bir sinir oldum zaten neyse yazmayayım da büyüsü gitmesin. Audrey de ayrı zaten dost mu düşman mı belli değil. Yani kısaca kitabı çok beğendim. Mutlaka okuyun.