Herhangi bir ülkede ya da kentte iyi bir yapıya rastlamak milyonlarca yaprak arasındaki dört yapraklı yonca gibidir.
...
Milyonlarca örnek içindeki dört yapraklı yonca aslında bu olguya önem veren işverendir.
İnsanların tek bir sözcükle ifade edebildikleri en büyük ve en kapsamlı kavram olan evreni, mimarlıktan ödünç aldıkları sözcükle nitelendiriyorlar; "dünya binask" demekle doğrudan "evrenin mimarlığı dile getiriliyor.
Taut'a göre, mimarlığın neredeyse bütün dışsal koşulları iklimin bir işleviydi, iklim neredeyse bütün öbür gerçek etmenler için temeldi. İklim "binaya bir özellik, bir tonalite, bir müzikal renk" vermekle kalmıyordu sadece, vücut oranlarında ve yüz ifadelerindeki (Temperamente) etnik farkları da yansıtıyordu.
Eğer "hoşuma gidiyor" yerine "önemsiyorum" diyorsak, o zaman sevgi kendiliğinden etkin eyleme geçiyor demektir; karşıtlığı olam yaratılarla somutlaşmayan salt duygu bir hiç demektir.
Teknik, yapılara kötü hava koşullarından korunacak dayanıklılığı verir; konstrüksiyon, yapıların doğal afetlere direnmesi içindir; işlev ise bir yapıda yaşarken, o yapıyı kullanırken insanı rahat ettiren, hoşnut kılan özelliklerin tümüdür