Bülent Bilmez

Cumhuriyet Tarihinin Tartışmalı Konuları yazarı
Yazar
Derleyen
0.0/10
0 Kişi
8
Okunma
0
Beğeni
1.612
Görüntülenme

Hakkında

2005 yılından beri Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü’nde öğretim görevlisi olan Prof. Dr. Bülent Bilmez, doktorasını Almanya Berlin’de bulunan Humboldt Üniversitesi Modern Yakın Doğu Çalışmaları Enstitüsü’nde tamamlamış (1998) ve doktora tezi “Demiryolundan Petrole: Chester Projesi (1908-1923)” başlığıyla Tarih Vakfı Yurt Yayınları’ndan 2000 yılında basılmıştır. 1995-1998 yılları arasında Berlin’de Freie Universitaet, 1998-2001 arası Elbasan’da (Arnavutluk) Alexander Xhuvani Universitesi, 2000-2004 arasında Yeditepe Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Bilmez’in çalışma alanları arasında tarih teorisi ve metodolojisi, sözlü tarih, kolektif hafıza ve tarihle yüzleşme/hesaplaşma, modern Osmanlı ve özellikle Balkan tarihi, Türkiye Cumhuriyeti tarihi, ulus inşası ve ulusçuluk tarihi, (az)gelişme, modernizm ve küreselleşme teorileri bulunmaktadır.
Unvan:
Prof.Dr.

Okurlar

8 okur okudu.
4 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İhtilalin (1960) Türk toplumunda ve aydınlar arasında ortaya çıkardığı ve yarım asırdır bir türlü tamir edilemeyen büyük yarılma, peşi sıra gelen dine hayli mesafeli sol hareketler ve nihayet dışlayıcı yönleri öne çıkmaya başlayan aktif dinî akımlar ve din merkezli partileşme teşebbüsleri dini ve dinî meseleleri sadece bir kesimin, bir grubun meselesi olmaya doğru itmiştir.
Reklam
Türkiye'de neden filozof yok?
Cumhuriyet din meseleleri üzerinde düşünen fikir adamları yetiştirememiş olması yüzünden "halkın bu [eskisinden daha çok kuvvetli olarak dimdik duran din] ihtiyacını gidermek için ne yapmalı?" sorusuna kolaylıkla cevap verilemiyordu. Bazı aydınların [1945 sonrası] alınan tedbirleri geri gitme [irtica] zannetmeleri de yine bundandı. Din meseleleri üzerinde düşünülmeyen, din zihniyeti ile ilim zihniyeti arasında nasıl bir münasebet olabilir sorusunu bile bilgisizlik addeden bir çevrede elbette filozof yetişemezdi. (M. Emin Erişirgil, 1957)
Mevzu derin...
Karabekir, Mustafa Kemal'in Balıkesir'de hutbe okuması üzerine kendisine şu sözleri söylediğini hatıralarında zikrediyor: "Dünya işlerini camilere soktuğumuzun acısını çektiğimiz yetmez mi paşam? Milli işlerimizi neden yine camilere sokuyoruz? (...) Paşam, görüyorum ki siz din ile hilafet kuvvetlerine çok ehemmiyet veriyorsunuz, şu halde muhafazakârlara dayanmak istiyorsunuz. (...) Türk milleti teceddüde [yeniliğe] muhtaçtır ve bunu da mütehassıslarla (uzmanlarla) başarabiliriz; asla camilerle değil, asla muhafazakârlarla değil." (Kazım Karabekir Anlatıyor, s. 76)
Türkiye'nin 1960'tan bu yana darbelerle sınırlanmış olan siyasi tarihinin yarattığı çok önemli bir sonuç vardır: Türkiye'de artık anormal olanlar normal olarak kabul edilmiştir! Darbeler Türkiye'ye öylesine ağır bir zihinsel miras bırakmıştır ki, genç kuşaklar Türkiye'deki anormallikleri normal olarak görmekte, hatta bunları demokrasinin korunmasının aracı olarak algılamaktadır!
Sayfa 106Kitabı okudu
Türk usulü laikliği temellendirmek ve savunmak konusunda nasıl büyük mütefekkirler ve akademisyenler çıkmadıysa, onların karşısında yer alan grupta da -Nurettin Topçu, Sezai Karakoç ve İsmet Özel gibi istisnalar hariç- büyük muhalif yorumcular ve sanatkârlar yoktur.
Henüz kayıt yok
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok