Yaşlılık, ölüm, edebiyatta veda hikayeleri, şiirleri, pişmanlıklar, hayatın ve edebiyatın anlamı üzerine dokunaklı bir kitap. Burcu Aktaş'ın emeği, sabrı çok değerli. Belli ki Selim İleri, çok insanı kırmış, gücendirmiş, incitmiş. Hepsinin arkasında edebiyatla ilgili hırslar, beklentiler, arzular var. Ve Düşüşten Sonra gelen hepsinin boşluğu, anlamsızlığı üzerine pişmanlıklar. Ne sanatı, ne de kendini bu kadar abartmamak lazım, diye düşündüm. Kitapta bir yerde Selim İleri, Leyla Erbil için "....son metinlerinde yaşadığımız ülkenin siyasi çizgisine hem kendi yara almış hem başkasını yaralayacak şekilde yaklaşabilmiş" diyor. Bu, onun için de geçerli. Keşke hep okuduğum ilk kitaplarındaki gibi kırılgan, hüzünlü bir yazar olarak kalsaydı belleğimde. Kırgınlıklarla, küskünlüklerle, öfkelerle acılaşan bir biçimde yaşlanan bir yazar olmasaydı...Edebiyatla ilgili hırçın hırslarıyla tanınan biri olmaktan, kitaplara, yazmaya inancını yitiren birine dönüşmeseydi...