"İnsanlar yalnızca konuşur, Holly." dedim gri gözlerinin içine bakarken. "Özellikle de ulaşamadıkları, asla sahip olamayacakları şeyler hakkında. Çünkü eğer onlar o şeye sahip değillerse, başkalarının da olmasını istemezler. Bu yüzden kendileri dipteyse, herkesin dipte olmasını isterler. Senin yapman gereken onlara sağlam bir tekme atmak ve aşağıda boğulmalarını sağlamak!"
İnsanları hisleriyle daraltan birisi hiç olmamıştım. Bu kimisine göre tuhaf bir tanım olabilirdi fakat ben bazı hislerin insanın içerisinde saklı kalması gerektiğine inanırdım. Örneğin; birine, bir sözünden ötürü beni üzdüğünü söylemek yerine susmayı tercih ederdim. Kırgınlıklar, hayal kırıklıkları ve beklentiler de bu gruba dahildi. Tüm bu hisler, zihnimin en karanlık köşesine gizlediğim ve ağzını sıkıca kapattığım ufak kavanozumun içerisinde, ateş böcekleri gibi özgür bırakılmayı bekliyorlardı. O kavanozun ağzını hiç açmamıştım.