Bazen bana saygı duyar çoğu zaman da saçma bulurdu yazdıklarımı. Neye yarardı ki yazdıklarım? Haksız da sayılmazdı. Ama ne yapayım beni hayata bağlayan tek şeydi yazmak.
Görmek ve düşünmek,düşünmek ve duymak…bilmeye yolculuktayız.Bulmaya yolculuktayız.Bilip de sevmeye yolculuktayız.Sevmeyi bilmeye ,sevmeyi öğrenmeye yolculuktayız …yollarımız açık olsun …
Ana karakter Leyla’nın biraz fantastik biraz romantik öyküsü …kitaba başlarken bi kaç sayfa okurum bugünlük demiştim ama kitap bitene kadar elimden düşüremedim…keyifle okudum ,okumak isteyenler tereddüt etmeden alıp okusunlar ,yazarın eline yüreğine sağlık…
Herkes masum, herkes suçlu bir o kadar... Herkes yorgun, üzgün, toz pembe hayaller kurup gerçekleşmesini istiyor herkes. Herkesin derdi var kendince, zor ve yorucu dertler. Derdi sevmeli mi, sabretmeli mi, çözmeye çalışmalı mı, yok saymalı mı, yok etmeli mi yoksa ortada bir dert kalmayacak şekilde son mu vermeli herşeye?.. "Bende Menekşe gibiydim, bir zamanlar benzerdim biraz. Melankolik, çekimser, çekingen, utangaç, yalnız. Tıpkı onun gibi, bende seviyordum birini, belki aynı sebepten değil ama bir başka sebepten olmadı sevgime karşılık. Beni sevdiğini sandığım kişilerde aradım aşkı, ya da beni sevmesi muhtemel kişilerde. Olmadı yine. Sevdiğini, hoşlandığını söyleyen de oldu -bir kere- o da yanılmış bende. Artık karamsarım kendime, kötümserim, acımazsızım ve sevsem bile bundan sonra birini bilmeyecek hiçkimse. Çığlıklarım yalnız içime haykırırken belki bir şiir içinde geçecek biriktirdiğim aşk sözlerim. Ama bilmeyeceksiniz asla ne olup olmadığını ne de kim olduğunu." Bu sözleri yazdırdı az önce bitirdiğim bu kitap. Bu düşüncelerim uzun zamandır var ancak yazmamıştım şimdiye kadar. Beni tanımlamak için 'melankoli' kelimesini kullanmak gerek. İşte böyle bir güzel 'aşk kitabı' bu da.