Layiklik ve dinsizlik arasında fark yoktur. Hristiyan dünyası, hırıstiyanlık dünyevî esaslara sahip olmadığı için layikleşebilir. Dünyayı düzenleyen islâmiyeti kabul etmiş bulunan Türkiye’de layiklik ise «hırıstiyan taklitçiliğidir.»
Layik düzene geçişi İslam davasına hiyanet olarak nitelendirecek, hattâ daha ileri giderek layik düzene geçişi, hilâfeti kurtarmak için savaşa girişen Mustafa Kemal’in inanç ve amaçlarına da aykırılıkla suçlayacaktır...
Yarı feodal nitelikteki toplum yapısı değiştirilmedikçe, işçinin, köylünün ekonomik tutsaklığı ortadan kaldırılmadıkça gericiliğin kökünü kurutmaya olanak yoktur. Daha toprak reformunu bile yapamayan bir ülkenin gerici ögelerden temizlenmesi ve çağdaş bir toplum olabilmesi bir düşten başka bir şey değildir. İşte bir Şeyh Sait idam edildi. Ama nice Şeyh Sait'lerin türemesi önlenebilir mi?... Hayır...
Sovyetler'in Ankara temsilcisi Aralov'a göre, Lenin, Mustafa Kemal'e ilişkin şu görüşleri ileri sürmekteydi.
''Türkiye bir köylü, bir küçük burjuva ülkesidir. Endüstrisi çok azdır. olanı da Avrupa Kapitalistinin elindedir. İşçisi de çok azdır. Bunu dikkate almak gerekmektedir. Mustafa Kemal Paşa doğaldır ki sosyalist değildir. Ama görülüyor ki iyi bir örgütleyici. Yetenekli bir önder. Ulusal burjuva ihtilalini yönetiyor. İlerici, akılcı bir devlet adamı. Bizim sosyalist devrimimizin önemini anlamış olup, Sovyet Rusya'ya karşı olumlu davranıyor. O, işgalcilere karşı bir kurtuluş savaşı veriyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına, Padişah'ı da yardakçılarıyla birlikte silip süpüreceğine inanıyorum.