Camille Jourdy, Güzel Sanatlar eğitimini bitirdiğinden beri, zamanını çocuk kitapları illüstratörü olarak yaptığı çalışmalar ile gerçek tutkusu olan çizgi roman yaratma arasında bölüyor.
Grafik anlatı dünyasına ilk katkısı, ilk çizgi romanının yayınlandığı 2004 yılında gerçekleşir; Une araignée, des tagliatelles et au lit, tu parles d'une vie. Bu çalışma, Jourdy'nin medyanın anlatı olanaklarıyla oynadığı sağlam bir deneysel mesleği göstermektedir.
Çocuk eserleri üretmeye ayrılan birkaç yıldan sonra, yazar buna paralel olarak zamanının bir kısmını en iddialı eseri olan Rosalie Blum'un yaratılmasına ayırdı. 2007 yılında, üçlemenin ilk cildi Fransa'da yayınlandı. Ve iki yıl sonra serinin üçüncü cildinin piyasaya sürülmesiyle tamamlandı.
Bir bütün olarak, Rosalie Blum eleştirmenler ve izleyiciler tarafından coşkuyla karşılandı. Fransa'da eleştirmenler ödülü, Angoulême festivalinde yeni yazar ödülü de dahil olmak üzere birçok ödül, bu çalışmanın başarısına tekabül etmektedir.
Bazı şeyler vardır, insan bir kere ne olduklarını öğrendi mi her yerde karşısına çıkarlar. Yeni bir sözcük öğrenmek gibi; her yerde o sözcüğü görmeye başlar, nasıl olur da bunca zaman onu hiç duymadığınızı sorgularsınız.
bazı şeyler vardır, insan bir kere ne olduklarını öğrendi mi her yerde karşısına çıkarlar. yeni bir sözcük öğrenmek gibi; her yerde o sözcüğü görmeye başlar, nasıl olup da bunca zaman onu hiç duymadığınızı sorgularsınız.
Bu ciltte Rosalie'nin gözünden olanları okuyoruz.İlk bölümde kendisini takıntı haline getirerek uzaktan takip eden Vincent'tan haberi olan Rosalie,kardeşinin kızı yeğeni Audie'den adamı takip etmesini ister.Nasıl biri ve hayatı hakkında bilgi toplamasını rica eder.Böylece aileden bir trajedi yüzünden dışlanan Rosalie ve yine ailesinin beklentilerini karsilayamadigi için uzak duran Audie yakinlasir.İki yalnız ruhun hayatına Vincent sayesinde hareket ve renk gelir.
Çizgi roman dünyasını her zaman bir kaçış olarak görmüşümdür. Liseden beri büyük tutkuyla okuduğum çizgi romanlar ve mangalar yaşayamadığım hayatları yaşamama vesile olmuştur hep. İnsanın içine huzur ve mutluluk veren çizimler, uçsuz bucaksız hayalgücü...
Camille Jourdy, çizimleri ve kara mizahına bayıldım. Neden bu zamana o kadar okumamışım diye kendime kızdım; ki bunu son zamanlarda çokça yapar oldum. Güzel bir şey, demek ki hâlâ ilk günkü heyecanı duyabileceğim kitaplar var. Sadece keşfedilmeyi bekliyorlar.
30 yaşına gelmiş ve henüz ne olmak ve ne yapmak istediğine karar verememiş Vincent karakterini çok iyi anladım. Kendi gerçekliği ile dış dünya arasında sıkışıp kalmış. Özgüveni eksik, iyi huylu, hayal dünyasında bir maceraperest olmasına rağmen gerçekte rahatına ve konforuna düşkün. Kıskandığı ya da imrendiği insanların hayatlarını dışarıdan gözlemlemekten başka bir şey yapamayan, yalnız bir adam. Vincent'ın annesi de bir o kadar renkli ve huysuz bir kadın. Kafa dağıtmak için okudum ama tam aksine daha çok düşünürken buldum kendimi.
3.kitabı da okuyarak seriyi tamamladım. Ben genel olarak bir yorum yapacağım. Bayıldım. Kurguya, karakterlere, her şeye ama her şeye bayıldım. Filmini de yapmışlar onu da mutlaka izleyeceğim ama benden size tavsiye filmin müziklerini açın ve bu çizgi romanı öyle okuyun. Bana verdiği his güzeldi.