Hepimiz farklı yaşamlara çekilmiş, şekillenmiş, törpülenmiştik.Hayat bizi farklı yerlerden bilemişti. Her gün, her saat, her an dönen bir dünya nasıl değişiyorsa biz de öyle değişiyorduk.
Artık budadığı dallar, ağaç dalları değildi ;bugüne kadar işlenen cinayetlerin uzuvlarını buduyordu sanki. Yere düşen, her işe yaramaz dal, daha önce gördüğü bir cesedin ya eli ya kolu ya başı veyahut gövdesi oluyordu.
İnsanlar özgür olmalıydı ve başkasının alanını işgal etmeden bu özgürlüğünü yaşamalıydı, bizler tüm ön yargılarımızı kırıp karşımızdakine sadece et parçası olarak değil bir insan olarak bakmalıydık
O, acıdan kaçmak mutlu olmak, huzur bulmak için gelmişti buraya. Oysa acı o kadar tazeydi ki bunun imkânsız olacağını nasıl bilemedim, diye hayıflandı. Çünkü biliyordu açıdan kaçmak değil acıyı dibine kadar yaşamaktı doğru olan.
Kalbinin derinliklerinde bana ne olduğunu biliyordum aslında yinede inkara kalkışıp görmezden geliyordum tabi belli bir yere kadar... Aşk seni içine çekip hapsederdi çünkü...