Artık budadığı dallar, ağaç dalları değildi ;bugüne kadar işlenen cinayetlerin uzuvlarını buduyordu sanki. Yere düşen, her işe yaramaz dal, daha önce gördüğü bir cesedin ya eli ya kolu ya başı veyahut gövdesi oluyordu.
Hepimiz farklı yaşamlara çekilmiş, şekillenmiş, törpülenmiştik.Hayat bizi farklı yerlerden bilemişti. Her gün, her saat, her an dönen bir dünya nasıl değişiyorsa biz de öyle değişiyorduk.
İnsanlar özgür olmalıydı ve başkasının alanını işgal etmeden bu özgürlüğünü yaşamalıydı, bizler tüm ön yargılarımızı kırıp karşımızdakine sadece et parçası olarak değil bir insan olarak bakmalıydık