''Yalnızlık, kimsenin yanında olmamasından değil, kendine önemli görünen şeyleri iletememekten ya da başkalarının kabul edilemez bulduğu bazı görüşlere sahip olmaktan kaynaklanır.''
"Anlam", bazen "anlamsız" denebilecek bir şey, çünkü varlığın gizemiyle insan anlayışının sınırları arasında bir orantısızlık mevcut. "Anlam" ve "anlamsızlık", bize mantıklı ve geçerli bir yön duygusu veren insan-icadı etiketler.
Carl Gustav Jung'un arketip teorisi, insan psikolojisinde ortak ve evrensel temaların bulunduğunu öne sürer.
Carl Gustav Jung'a göre, insan zihni kolektif bir bilinçdışına sahiptir, bu da herkesin paylaştığı ortak sembolle, hikayeler ve mitlerle doludur. Bu ortak sembollere "arketip" denir.
Arketipler nesiller boyu aktarılmış ve kültürden bağımsız olarak benzer şekilde ortaya çıkan imgeler ve semboller bütünü olarak düşünülebilir. Örneğin "bilge yaşlı adam", "kahraman" veya "ana" gibi figürler farklı kültürlerde benzer anlamlara sahiptir.
Carl Gustav Jung , arketiplerin bireyin davranışını ve ruhsal gelişimini etkilediğini öne sürmüştür. Ayrıca rüyalar, mitler, sanatsal ifadeler ve dini düşünceler aracılığıyla arketiplerin gün yüzüne çıkabileceğini belirtir.
Sonuç olarak
Carl Gustav Jung 'un arketip teorisi insanların kolektif bir bilinçdışına sahip olduğunu ve bu bilinçdışının ortak semboller ve temalar içerdiğini söyler. Bu arketipler kültürler arasında benzer şekilde görülen evrensel deneyimleri ifade eder.
"Krizler, sarsıntılar, hastalıklar tesadüfen ortaya çıkmaz. Bir gidişatı düzeltmemiz, yeni yönelimler keşfetmemiz, başka bir yaşam yolunu deneyimlememiz için gösterge görevi görürler."
|