Politik-Teolojinin temel araştırma sorularından biri "Dünya dinleri, gelecekte seküler dinler tarafından ortadan kaldırılacaklar mı? Yoksa dönüşüme mi uğratılacaklar?" meselesidir. Bu araştırma sorusunun bulgularına göre tarihsel deneyim bize, dünya dinlerinin nihayetinde dönüşüme uğrayabileceğini ancak hiçbir zaman ortadan kaldırılamayacağını göstermiştir. Hayes bu eserinde, zaman zaman sivil din ritüellerine temas ederek milliyetçi teolojinin kavramsal çerçevesine ve tarihsel süreçte dini vecde varan örneklere yer vermiştir. Hayes, kitabın sonlarında bizi "Milliyetçilik büyük bir hızla ilerlerken, dünya dinlerini yıkacak mı, yoksa onlar tarafından yumuşatılacak mı?" sorusuyla karşı karşıya bırakmıştır. Yazarın döneminde böyle bir soru sorulabilirdi fakat günümüzde artık tarihsel birikimde "Dünya dinlerinin ortadan kaldırılması veya yıkılması mümkün mü?" gibi bir soru baştan hatalı olacaktır. Çünkü dinler dönüşüme uğrayabilir ama ortadan kaldırılamaz. Nihayetinde insan, her zaman bir şeylere inanmaya ihtiyaç duyar. İnancı olmadan yaşayamaz.