Okşamanın aradığı şey, temasın içinde verilmiş olan elin sıcaklığı veya yumuşaklığı değildir. Okşamayı aramak, okşamanın ne aradığını bilmemesi nedeniyle, onun özünü yapılaştırır. Bu ‘bilmenin olmayışı’, bu temel düzensizlik, özsel olandır... her zaman öteki, her zaman erişilemez, ve her zaman hâlâ gelecek. Okşayış, içeriği olmayan bu saf geleceğin [avenir] önceden tahmin edilip ona göre davranılmasıdır. O, ele geçirilip kavranılamaz olanın üstünde yeni bakış açıları açarak, açlığın bu çoğalışından, öncekinden daha zengin sözlerden yapılır. O sayısız açlıklarla beslenir. (Levinas, 1987b: 89)