Yirminci yüzyıl için “bilgi çağı” demek yerine 19. yüzyıldan farklı olarak, toplumların bilime olan güveninin sarsıldığı yüzyıldır demek daha doğru olacaktır.
“…Gerçek ele geçirilene kadar her şeyden kuşku duyulmalıdır ve gerçek tek bir otoritenin tekelinde olamaz…” — “Bilimin kendi içsel ahlaki değer ve kuralları olduğuna göre dışarıdan bir kontrol ya da ahlaki dayatmalar yersizdir.”
Bilim ve bilim insanları ticarileşmiş, tarafsızlık ilkesi geçerliliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Oysa, bilimsel bilgi çıkar ilişkisi yüzünden yanlı ve yanıltıcı/yanlış ise kolay kolay düzeltilmemektedir. Bağımsız tekrar çalışmaları sponsor bulamamakta, yanlışlama çok uzun zaman almaktadır. Bu zaman zarfında, telafisi imkânsız hasarlar oluşmakta, üstüne üstlük haksız kazanç da elde edilmiş olunmaktadır. Tarafsızlığın kaybı, bilim insanının toplumsal konumunu değiştirmiştir. Bilim insanları artık topluma karşı değil, endüstriye karşı sorumludur. Toplumun bilime güveni sarsılmıştır. Üretilen bilgi doğru bile olsa toplumların nesnel bilgiye dayalı organizasyonu imkânsızlaşmıştır.