İslamı evrensel bir dünya dini olarak yekpare ve sistematik bir yoruma tabi tutan modernist Müslüman alimler, kültür, zaman ve mekan farklılıklarının ötesindeki İslâm'ın hakiki özünü ortaya koyduğunu öne sürdükleri dini metinlerin modern tefsiri sayesinde İslam dünyasının birliğini iyice güçlendirmeye çalıştılar.Şüphesiz, Müslümanların fikir
"Müslüman reformcular, saldırı altında olduğu düşünülen müslümanların "itibarını yükseltmek için çareyi "İslam medeniyeti" kavramını sıkça dile getirmekte buldular. Reformcuların hedefi İslâm'ı "modernite" ile "uyumlu" hale getirmekti. İslam medeniyeti tarihi anlatısı içinde İbn Rüşd ve İbn Sina'ya ve "İslâm bilimi" konusuna yer açarak, İslâm'ın "Avrupa'ya katkısının" delili olarak görülen Endülüs müslümanlarının başarılarıyla "övündüler".
Yaygın varsayımın ve sanılanın aksine, dünyadaki tüm Müslümanların topyekûn birliğine referansta bulunan “İslam dünyası” tabiri, İslam'ın kendisi kadar eski bir kavram olan ümmet fikrinden gelmemektedir. İslam dünyası fikri on dokuzuncu yüzyılda gelişmeye başladı ve 1870'lerden sonra dallanıp budaklanmış bir hale ulaştı. Bununla beraber,