Doç.Dr Cenk Durmuşkahya 1996 yılında Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümünden mezun oldu. Aynı yıl botanik anabilimdalında yüksek lisansa başladı. 2000 yılında yüksek lisansını sistematik botanik anabilimdalında bitirerek bitki uzmanı ünvanını aldı. Daha sonra Celal Bayar üniversitesinde botanik alanında doktorasını tamamlayarak botanik doktoru ünvanını kazandı.
Bir süre Tübitak desteği ile Londra Doğa Tarihi müzesi ve Kraliyet Botanik Bahçesi Kew'de Türkiye florası üzerine araştırmalar yaptı. Bunun yanında Cambridge Üniversitesi Bilim Tarihi ve Felsefesi Bölümünde Biyoloji felsefesi hakkında çalışmalar yaptı. İngiltere, İskoçya ve Belçika'da çeşitli üniversitelerde misafir öğretim üyesi olarak ders verdi.
Halen Celal Bayar Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev yapan Cenk Durmuşkahya'nın yurt içi ve dışında yayınlanmış çok sayıda bilimsel makalesinin yanında bitkiler ile ilgili yurt içinde basılmış 7 kitabı bulunuyor.
İyi derecede İtalyanca ve İngilizce bilen Durmuşkahya, Bilim ve Teknik Dergisi, Atlas, Ev Bahçe, Metro Gastro gibi popüler dergilerde yazar-fotoğrafçı olarak görev yapmaktadır.
hurma ağaçları (Pboeriix canariensis). Bu ağaçların kökleri ağacın boyuna göre inanılmaz derecede küçüktür. Genellikle ülkemizde sahillere peyzaj amaçlı dikilen bu ağaçlar kuvvetli bir fırtına ile karşı karşıya kaldığında kolayca devrilebilmektedir. Bunun nedeni de köklerinin kuvvetli olmamasıdır.
Deniz üzümü ya da bilimsel adıyla Ephedra günümüzde nezle ilaçlarının ana maddesini oluşturan tıbbi bir bitkidir. İçinde bulunan efedrin alkolo-idi ile damarlarda büzüşmeye neden olduğu için tıbben damar büzücü olarak kullanılmaktadır. Deniz üzümleri de daha önceki gruplarda oldu-ğu gibi iki evcikli bir bitkidir. Ephdedra 2 metreye kadar büyüyebilen süriinücü veya tırmanıcı, zengin dallanma gösteren çalılardır. Erkek çiçekler dikdörtgenimsi kozalağa benzeyen yapılar şeklinde görülür. Dişi çiçekler ise 3-4 adet olup dalcıklar üzerinde kozalağa benzeyen yapılar şeklindedir. Bu bitkinin yaprakları pulsudur. Kuzey ve Güney yarımkürede yayılış gösteren ve yaklaşık 40 türü bulunan deniz üzümünün yurdumuzda 3 türü yaşamaktadır.
Papirüs ve benzeri bitkiler olmasaydı belki de bugün hiçbirimiz okumayı yazmayı öğrenemeyecektik. Ardıç gibi ağaçlar olmasaydı kalem yapamayacaktık ya da milyonlarca yıl önce yaşamış dev eğreltiler olmasaydı kalemlerin içinde kullandığımız ve isinmak için tükettiğimiz kömürümüz olmayacaktı. Tabi, kömürümüz olmayınca buhar kazanlarını da keşfedemeyecek böylece uzun soluklu seyahatlere çıkamayacaktık. Ya sedir, göknar, söğüt gibi ağaçlar olmasaydı, ne okyanusları aşmak için gemiler inşa edebilirdik, ne de o görkemli tapınakları yapabilirdik.
Ağlamak ya da gözyaşı dökmek, canlının rahatlaması için gerekli olan su kaybetme mekanizmasıdır. Gerçekte olay bu kadar basit olmasına rağmen insanoğlunun bu kelimeye yüklediği bazı duygusal kavramlar sonucunda bu kelime bir kaosa dönüşmektedir.
Son yıllarda artan ilaç tüketimlerine karşın doğal yöntenlerle kendine şifa arayan birçok insan var. Bunları yaparken unutmamak lazım uygun dozlarda ve mümkünse deneme amaçlı küçük küçük başlamak lazım. Kitap içinde hangi rahatsızlığa hangi bitki karışımlarının iyi geleceğini tarif şeklinde vermiş. Ayrıca bazı bitkilerin faydalarından bahsedilmiş. Bilgi edinmek anlamında okumak lazım. Bitki resimleriyle canlanan kitap çok hoş olmuş.
TÜBİTAK yayınlarının değerli bir kitabı, genel biyoloji dersi için bile okunabilir. Temel bilgilere sahip olmak isteyenler ve bitkilere özel ilgi duyanlar için verimli bir kaynak