Cezmi Eraslan

8.6/10
16 People
57
Reads
10
Likes
2,171
Views

Cezmi Eraslan Posts

You can find Cezmi Eraslan books, Cezmi Eraslan quotes and quotes, Cezmi Eraslan authors, Cezmi Eraslan reviews and reviews on 1000Kitap.
Atatürk ve Hatay Meselesi
Atatürk, Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak'a, 1937'de Hatay'ın şahsi meselesi olduğunu ve muhakkak anavatana katacağını şu şekilde ifade ediyordu: "Hatay benim şahsi meselemdir. Keyfiyyeti Fransız Büyükelçisine tå bidayette (en başlarda) ifade ettim. Dünyanın bu durumunda böyle bir meselenin Türkiye ile Fransa arasında müsellah (silahlı) bir ihtilafa müncer olması (sürüklenmesi) katiyyen vârid değildir. Fakat ben, bunu da hesaba kattım ve kararımı vermiş bulunuyorum. Şayet ufukta bu yolda binde bir ihtimal belirse, Türkiye Cumhuriyeti reisliğinden ve hatta Büyük Millet Meclisi azâlığından da çekileceğim ve bir fert olarak bana iltihak edecek bir kaç arkadaşla beraber Hatay'a gireceğim. Oradakilerle el ele verip mücadeleye devam edeceğim". Bu sözler ve Gazi'nin tutumu şüphesiz Fransa'ya işin ciddiyetini göstermiştir.
Sayfa 563 - Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı / 5. Baskı / Baskı Yılı: 2022Kitabı okuyor
K.K.K.lığı Arş, Mustafa Kemal Atatürk Dosyası
Mustafa Kemal, 7 Ağustos’ta Yıldırım Ordular Grubundaki 7. Ordu Komutanlığına atanır. Bu görevi, bizzat kendisine padişah tebliğ etti. Yanında Alman generalleri olduğu halde “Sizi Suriye’ye komutan tayin ettim. Oradaki vaziyetler önem kazanmış, oraya gitmeniz lazımdır. Verdiğim vazifeyi başarıyla yerine getireceğinizden eminim” diyen padişah, Alman generallerine bakarak, bu komutanın dediklerini yapabilecek kudrette birisi olduğunu söyledi. Vaktiyle istifa ederek haklı sebeblerle bıraktığı bir orduya, şimdi mağlup olmuş bir ordunun komutanlığına atanarak kendisinin zor durumda bırakılmak istendiğini düşünen Mustafa Kemal, Vahdettin’in yanından çıktıktan sonra karşılaştığı Enver Paşa’ya; “Bravo, tebrik ederim, muvaffak oldunuz dedi ve ilave etti; Azizim, hiç olmasa biraz esaslı tedbirler üzerinde konuşalım. Benim bildiğime ve anladığıma göre Suriye’de ordu, kuvvet, vaziyet isimden ibarettir. Beni oraya göndermekle güzel bir intikam alıyorsunuz.” O esnada salonun bir köşesinde Balkan Muharebesi komutanları hararetli bir konuşma içindedirler. “Efendim bu Türk erlerinden hayır yoktur. Bunlar hayvan sürüsüdür. Yalnız kaçmayı bilir. Allah korusun, böyle duygusuz bir sürüye kimseyi komutan etmesin.” Bu sözleri duyan Mustafa Kemal, en çok konuşan komutana dönerek, “Paşam, biz de askeriz, biz de bu orduya komuta etmiş adamız. Türk eri kaçmaz, kaçmak nedir bilmez, eğer Türk neferinin kaçtığını görmüşseniz derhal kabul etmelidir ki onun başında bulunan en büyük komutan kaçmıştır. Eğer siz kaçışınızın zilletini Türk erlerine, yüklemek istiyorsanız, insafsızlık ediyorsunuz.”
Sayfa 147Kitabı okudu
Reklam
Ataturk bir gün misafirliğe gittiği evde ev sahibinin evi modern avrupayi çok güzelmiş ve ev sahibi pasta çay gibi ikram etmiş ev sahibin adı " kabayani " olduğu için Atatürk sizin adınız kabayani değil kibaryani olmalı diye espri yapmış :)
"Netice itibariyle bütün mazlum milletler, zalimleri bir gün yok edecektir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak insanlık kendine yakışan bir sosyal düzene kavuşacaktır. " -Atatürk
Sayfa 266
Cumhuriyet idaresinin halk - devlet ikiliğini ortadan kaldırdığına işaret eden Atatürk; "Doğrudan doğruya, milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir teşkilat-ı devlet ve hükümettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır.Hükümet millettir ve millet hükümettir. Artık hükümet ve hükümet mensupları kendilerinin milletten gayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır" dedikten sonra, eski ve yeni idare tarzlarını mukayese ediyordu; "Cumhuriyet fazilet-i ahlakiyeye müstenit bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık korku ve tehdide müstenid bir idaredir. Sultanlık korkuya, tehdide müstenid olduğu için korkak, zelil, sefil, rezil insanlar yetiştirir" diyen Atatürk, başarı sebebini ise mücadeleyi doğrudan milletin yapmasında görmekteydi; "Milli mücadeleyi yapan doğrudan doğruya milletin kendisidir, miletin evlatlarıdır. Millet analarıyla, babalarıyla, hemşireleriyle mü-cadeleyi kendisine mefkûre ittihaz etti".
Sayfa 264Kitabı okudu
‘’Neden biz adam olamayız,biz yapamayız edemeyiz diyoruz? Ellerimizi bağlayıp oturuyoruz? Biz o yüce himmetli babaların oğulları değil miyiz? Damarlarımızda dolaşan kan bize onlardan kalmış Türk kanı değil mi? Çare, toplumun kendi değerlerine, dinine, ananesine dönüşü olarak verilmiştir. Dünya işlerine tenezzül etmemek, kadın erkek bir bütün olarak toplumun ilim öğrenmeden uzaklaşması en büyük yanlıştır: ‘’ İşte bence en büyük eksikliğimiz: bu dünya için ölmeyecekmiş gibi uğraşan ve kazanıp kendisini tanrısına sevdirenlerin olmamasıdır.’’
Reklam
Kurtuluş cemiyetteki hastalığı ortaya çıkarmakla ve iyileştirmekle elde edilir. Fikirler manasız ve mantıksız safsatalarla dolu olursa o fikirler hastadır.Aynı şekilde içtimai hayat akıl ve mantıktan uzak, zararlı bir takım inanış ve geleneklerle dolu ise, cemiyet felce uğrar.
Sayfa 644Kitabı okudu
Atatürkçülük,Türk milletinin çağdaşlaşma mücadelesidir,demek daha doğru olacaktır. Nitekim Atatürk,daha 1925 yılında yapılan inkılapların ana ilkesini şöyle açıklamıştır: Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün anlam ve görünüşüyle uygar bir toplum haline getirmektir.
Sayfa 643Kitabı okudu
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.