Charles Willeford (D. 1919), at terbiyeciliği, boksörlük, radyo spikerliği ve ressamlığın yanı sıra, aralarında The Burnt Orange Heresy, Pick-Up, Cockfighter ve Miami Blues'un da bulunduğu bir düzineyi aşkın kitap yazdı.
2. Dünya Savaşı'nda Üçüncü Ordu'da tank komutanıydı. Savaş kahramanlıkları, Silver Star, Bronze Star, Purple heart ve Luxembourg Croix de Guerre madalyalarıyla ödüllendirildi. Kitaplarıyla ordu ilişkisi hakkında ise şunları söylüyor" "Kahramanlar'ım ordudan çıkmadır. Orada otuz yılımı geçirdim. Tanıdığım tiplerin yarısından fazlası gerçek psikopattı." Willeford, Fransa'da Biarritz ve Peru'da Lima üniversitelerinde sanat, Miami Üniversitesi'ne İngiliz öğrenimi gördü. 1988'de öldü.
Hepimiz hayatımız boyunca bize acı veren gerçeklerden kendimizi koruyabilmek için onları görmezden geliriz,görüş alanımızın kenarında dikkatimizi çekebilmeye çalışan şeyleri görmezden gelmemek için biraz miyoplaşırız.
Hepimiz hayatımız boyunca bize acı veren gerçeklerden kendimizi koruyabilmek için onları görmezden geliriz,görüş alanımızın kenarında dikkatimizi çekebilmeye çalışan şeyleri görmezden gelmemek için biraz miyoplaşırız.
Hapisten çıkan ve parmağinı kırmak suretiyle istemeden bir adamı ölduren Freddy; öldürdüğü adamin kardeşi Susan ve olayi arastiran komiser Hoke uclüsünun tesadüfi karşılasmalari üzerine gelişen olaylari anlatan bir kitap. Polisiye olarak bir sey vermese de kendini okutuyor. Okumamak ise bir kayıp degil.
Willeford büyük övgüler almış bu kitabında, sanat dünyasındaki kimi efsanelerin nasıl oluştuğunu anlatıyor... Efsaneden beslenenler bir gün karşılaşırlar. Ve sanatçı hırsları, kimliklerindeki 'kara ayrıntılar'la çakışarak tehlikeli bir biçime dönüşür. (Arka kapaktan)
Yazarı da bir ressam olunca, eserde var olan resim ve sanat akımlarıyla didaktik açıklamalara şaşırmamak gerekir. Kitapta yapılan kapitalizmde sanatın yatırım ürünü olarak görülmesi değil yalnızca, sanatçılar -koleksiyoncular - sanat eleştirmenlerinin kopmaz bağlarla iç içe geçtikleri gerçeğine irrasyonel bir dokunuş ve efsaneleşmenin basit bir sorgusudur pekala.
Doymak bilmez Koleksiyoncu, tek bir çerçeve resimle efsaneleşmiş sır bir ressam, mesleğinde ilerlemek isteyen hayran genç bir eleştirmen ve ona aşık bir kadın. Amerikan Fast kültürü tarzında hızlıca tüketebileceğiniz ve polisiye'ye evrilmiş bir roman belki, edebi bir sanat eseri değil...