...
Dünya-içinde-var olmaklık Dasein'ın temel konstitüsyonuna ait olduğu için, var olan Dasein özü itibarıyla dünya dahilindeki var olanlarla beraber var olma olarak [als Sein bei] diğerleriyle birlikte varlıktır [Mitsein]. Dünya-içinde-var olmaklık olarak o hiçbir zaman ilkin sadece dünya dahilinde mevcut şeyler arasında [bulunan] bir varlık olmadığı gibi, daha sonra bu şeylerin altında başka insanları da keşfeden varlık değildir, bilakis başkalarının olgusal olarak [faktisch] birlikte-orada [mit da] olup olmamasından ya da nasıl olduğundan bağımsız olarak, dünya-içinde-var olmaklık olarak başkalarıyla birlikte-varlıktır [Mitsein]. Ancak Öte yandan Dasein, ilkin birliktelik içindeyken dünya-dahilindeki şeylerle karşılaşmak [stoßen] adına, evvela sadece başkalarıyla birlikte-varlık da [Mitsein] değildir, bunun yerine başkalarıyla birlikte-varlık dünya-içinde-var olmaklıkla birlikte-varlık, yani dünya-içinde-birlikte-var olmaklık demektir. ... Başka bir deyişle, dünya-içinde-var olmaklık eşit ölçüde asli olarak birlikte-varlık ve beraber-var olmadır.89
...
Heidegger 1989,394;krş. 1989,421
...
Dünya vardır, yani yalnızca Dasein var olduğu sürece vardır. Yalnızca dünya varsa, Dasein dünyada-olmaklık olarak var oluyorsa varlık anlayışı vardır ve yalnızca bu [anlayış] var olursa, dünya dahlindeki var olanlar mevcut [Vorhandenes] ve el altında [Zuhandenes] olarak açımlanır. Dasein anlayışı olarak dünya anlayışı kendini anlamaktır [Selbstverstandnis]. Ben ve dünya, özne ve nesne gibi iki varlık olmadığı gibi Ben ve Sen gibi iki varlık da değildir, bilakis Ben ve dünya dünyada-var olmaklığın yapı birliği içinde Dasein'ın kendisinin temel belirlenimidir.88
88 Heidegger 1989, 422.
…
yönelimselliğin önemli bir yönü tam anlamıyla varoluştan bağımsızlığıdır. Gerek algı, gerek sanrı gerekse de yönelimsel olsun, bir edimi edim yapan hiçbir şekilde yönelimsel nesnenin varoluşu değildir. Zihnimiz dış bir etkiyle yönelimsel olmaz ve nesnesi var oluşunu yitirdiğinde yönelimselliğini yitirmez. Yönelimsellik, bilinç bir nesneden etkilendiğinde meydana gelen dışsal ilişki değildir, bilakis bilincin içsel bir özelliğidir. Bilincin yönelimsel açıklığı, onun varlığının ayrılmaz bir parçası, dışarıdan eklenmesi gereken bir şey değildir. Dolayısıyla yönelimsellik, iki farklı varlığın –bilinç ve nesnenin- varoluşunu varsaymaz. Yönelimselliğin gerçekleşmesi için tüm ihtiyaç duyulan, nesneye yönelmişliğin uygun içsel bir yapısını
içeren deneyimin var oluşudur (Hua 19/386, 427):
…
İçinde yaşadığımız dünya, deneyimden hareketle aşina olduğumuz dünya bilim dünyasından oldukça farklıdır ve ancak bu ikincisi gerçek olarak adlandırılmayı hak etmektedir.