7.0/10
1 Kişi
11
Okunma
4
Beğeni
764
Görüntülenme

Demir Küçükaydın Gönderileri

Demir Küçükaydın kitaplarını, Demir Küçükaydın sözleri ve alıntılarını, Demir Küçükaydın yazarlarını, Demir Küçükaydın yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gerçekliğin hayallerin ışığında gerçekçi bir değerlendirilişi ise şunu gösterir: durum umutsuzdur. Öylesine umutsuzdur ki artık ciddi bile değildir. Belki çoktan insanın var oluşunu sağlayan koşullar tahrip oldu geri dönüşsüzce. Bir gökdelenin tepesinden aşağı düşene yere çakıldığı ana kadar bir şey olmaz, belki insanlık bu durumda.
Hayal görmeliyiz
Ama hayal görmeyi bile unutmuş bulunuyoruz. Hayal görmeyi de unuttuğumuza göre, onu yeniden hatırlamak, sanki ağır bir ameliyat ve uzun bir yatalaklık döneminden sonra bir hastanın yeniden yürümeyi öğrenmesi gibi, hayal görme çalışmaları yapmamız, tembelleşmiş kasların itaatsizliğine son vermemiz, yol açtıkları acılara dayanmamız gerekiyor.
Reklam
Çok kültürlülük bir aldatmacadır, daha doğrusu, batı uygarlığının kendi kültür anlayışını, tanımını, diğer kültürlere dayatmasıdır. Diğer kültürlerin kültür anlayışlarının ve tanımlarının baskı altına alınmasıdır. Kültürel olan bu tanımda, siyasi anlamı olmayandır.
Ulusu olmayan bir insanı düşünmek, çağdaş hayal gücünü aşırı zorlamak olur, nasıl gölgesiz bir insan olamazsa, ulussuz da olamaz (E. Gellner).
Her hatırlama aynı zamanda başka bir şeylerin unutulması, unutulmaya terk edilmesidir; her olayın öne çıkarılışı, başka bir olayın arda itilişidir; her en açık gibi görünen tartışma, tartışılmayana karşı bir susuş komplosudur...
Hayat hiç bir zaman yaşanmamış, yaşanmayacak, tadına varılmamış şimdilerden oluşuyor. Her şimdi sadece bir sonraki randevu için var. Şimdi geleceğin bir hizmetçisi. Ama gelecekteki şimdilerde daha ötedeki bir geleceğin şimdileri. Bütün şimdi ve gelecek, daha hızlı, durmayalım düşeriz prensibine göre çalışan modern uygarlığın mihrabında kurban edilmiş durumda. Bu anlamda, geçmişi ve geleceği birbirinden kurtarmak, şimdiyi yeniden kazanabilmek demektir.
Reklam
(...) her şey, tarihsiz ve geleceksizce bir an için yaşıyor ve yok oluyor, buhar olup uçuyor. Tıpkı ömürleri saniyenin bile çok küçük bir bölümü kadar süren radyoaktif reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan tanecikler gibi. Sanki gelecek ve geçmiş yok olmuş durumda, her şey şimdi için var.
Birde o geçmiş ve gelecek arasında, insan psikolojisi ve algılamasına göre üç saniyelik bir dönemi kapsadığı söylenen incecik bir zar gibi bir de şimdi var. İster bu psikolojik boyutuyla, ister çeşitli kriterlere göre tanımlanabilecek başka tarihsel ve sosyolojik boyutlarıyla bir de şimdi var. Bir zamanlar sadece şimdi vardı. Augustinius, sadece şimdide yaşadığımızı ve bu şimdinin, "geçmiş şeylerin şimdisi, şimdiki şeylerin şimdisi ve gelecek şeylerin şimdisi" gibi boyutları olduğunu söylüyordu.
Geçmişe anlamını veren gelecek hakkındaki beklentilerdir. Gelecek için umutları besleyen bir çağ, geçmişin algılanışını da değiştirir. Geçmiş, bütün olumsuzluklarına rağmen, mutlu bir gelecek için geçilmesi zorunlu bir aşama, geleceğin mutluluğu için bir kefaret, bir diyet, o mutluluk ülkesine giden zahmetli bir yol gibi görünür. Devrimler tarihin lokomotifleri olarak görünürler. Ama gelecek umut ışığını yitirdiğinde, bir mutluluk ülkesi vaat etmez göründüğünde, geçmiş, Tarih meleğinin gördükleri, hayata döndürmek istediği ölüler, yeniden birleştirmek istediği kırık parçalar, gelecek ise bu meleğin bir fırtına tarafından sürüklendiği yön olarak görülür. Ve gelecek sadece yeni yıkıntılar vaat eder. Devrimler, tarihin lokomotifleri değil, imdat frenleri olarak görünürler. (W. Benjamin)
(...) "aşırılıklar yüzyılı"nda (Hobsbawm) insanlığın yaşadıkları, geçen yüzyılın geleceğe ilişkin bütün hayallerini gömdü. O çok umut bağlanan teknik, insanlık tarihinde eşi görülmemiş katliam ve acıların da aracı olabiliyordu. Atom yeryüzünde canlıların bile var oluşunu tehdit ediyordu. Doğaya egemen olma onun dengesini bozuyor, canlı yaşamın şartlarını bile tehdit ediyordu. Üretimdeki onca artışa, üretkenlikteki müthiş yükselişlere rağmen, insanlığın büyük bölümü, eskisinden de daha kötü koşullarda yaşıyor, her gün geçmiştekinden daha fazla çocuk ölüyordu. Maddi refah bile, sağlandığı yerlerde insanlara binlerce yıl boyunca aranmış mutlulukları vermekten uzaktı.
142 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.