Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Derya Gülfil

Derya GülfilAteizmin Psikolojisi yazarı
Yazar
6.0/10
2 Kişi
5
Okunma
0
Beğeni
559
Görüntülenme

Derya Gülfil Gönderileri

Derya Gülfil kitaplarını, Derya Gülfil sözleri ve alıntılarını, Derya Gülfil yazarlarını, Derya Gülfil yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nietzsche ve Varoluşçuluk:
Nietzsche'nin varoluşçu felsefesine bakıldığında ise, varoluşçuluğunun insanla başlayıp, insanla bittiğini görürüz. İnsanın güçlü, mutlu ve güvenli bir yaşam içerisinde daha yaratıcı ve üretken olabileceğini dile getiren Nietzsche, "İnsan kendi içindeki gücü keşfedip sadece kendisine inanmalıdır." der (Sarıoğlu, 2008, s. 249). Ona göre, dinler Tanrı'ya teslimiyeti öğretirken insanın dünyevi yaşamını lekelemekte, özgürlüğünü sınırlandırmaktadır. Çünkü insan dine sığındığı zaman kendisinden uzaklaşmakta, kendi özünü yakalayamamakta, dahası "Tanrı'nın bildiği bir şey vardır." düşüncesiyle pasif hale dönüşmektedir (Russel, 2001, s. 347). Nietzsche "Tanrı öldü." ifadesiyle, insan zihnindeki Tanrı kavramının yok edilmesini amaçlarken ateist düşünceye zemin hazırlamış, Tanrısız insanın özgürlüğünü ve onurunu yeniden kazanacağını ve kendi özünü kendisinin belirleyeceğini savunmuştur (Akış, 2007, s. 84-85).
Sayfa 78 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
Tanrı'ya inanmak için somut delile ihtiyaç duyan biri ne kadar çok araştırıp düşünse de Tanrı'nın varlığını ispat edecek bir kanıt bulamayacağını anladığında, Tanrı'yla ilgili düşünmekten ve somut kanıt aramaktan vazgeçebilir. Dolayısıyla, Tanrı'ya karşı ilgisiz kalabilir veya ondan uzaklaşabilir.
Sayfa 72 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kuşkusuz dua etme eylemi bireyde birdenbire ortadan kalkmaz, dua etme eyleminde önce artış gözlenir (sönme patlaması). Hatta daha farklı dua etme eylemi gerçekleştirebilir (topografya değişimi). Dualar karşılık bulmadığı (pekiştirilmediği) için de gitgide dua etme eylemi azalarak yok olur (sönme).
Sayfa 71 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
Ayrıca bireysel kültürün pozitivist eğitimle şekillenmesi, gazete, televizyon ve internet gibi kapitalist tüketim araçlarının Tanrı'yla uyuşmayan bir hayat şekline katkı sağlaması ve insanın giderek bireyselleşmesi (Yücer, 2017, s. 5), seküler tarzda anlam arayışını kendiliğinden doğurmuştur. Çünkü modernlik bireyin anlayışında, hayal bile edemediği ihtiyaçları tetikleyerek toplumsal istek ve ihtiyaçları ortaya çıkarmıştır. Aynı zamanda fiili bir Batılılaşma sürecini de (giyim tarzı, harcama kültürü, alışveriş alışkanlıkları) beraberinde getirerek Tanrı'yla çatışan liberal bir kültür tarzı yaratmıştır (Cansız, 2017, s. 14-15).
Sayfa 69 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
Modernliğin modernizme, sekülerliğin ise sekülerizme dönüşmesi ile insan-insan, insan-dünya ve insan-metafizik algıları köklü biçimde değişmiştir. Öyle ki mutlak gerçek olarak sunulan modern ve seküler hayat her türlü övgüyle yüceltilir olmuştur. Her teknolojik gelişme ve ideolojinin kendi ontolojisini beraberinde getirmesi ise bunları benimseyenler arasında ya da bir Tanrı anlayışını harekete geçirmiş ya da Tanrı'nın reddi için uygun bir zemin hazırlamıştır. Ayrıca modern sanayi toplumlarında gözlenen din ve dindarlıkların zayıflaması, hatta inançsızlık düzeyinin artması gibi durumlar, sekülerizm, rasyonalizm ve pozitivizm üçgeninde tezahür etmiştir (Günay, 1986, 1987).
Sayfa 66 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
Gelenekle bağını koparan modern insan her şeyden önce kartezyen akılla düşünen ve sorgulayan bir varlıktır. Bu nedenle Tanrı, vahiy, melek, cin, şeytan, ahiret, cennet, cehennem gibi modern aklın idrak etmekte zorlandığı soyut dini kavramlar rasyonel akıl ve pozitif bilimle eleştirilir. Çünkü bunlar modern bilim metodolojisiyle açıklanamayan olgulardır.
Sayfa 64 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sekülerleşme:
Yani evren ve doğa olayları manevi yapısından soyutlanarak salt fiziksel varlığa indirgenmiş, insan da kendisini merkeze koyduğu için tabiatın metafizikle ilişkisi kopmuştur (Altıntaş, 2005, s. 27).
Sayfa 63 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
Ateist bilim adamlarına göre her geçen gün bilimdeki epistemolojik boşluklar dolmakta, doğanın sırları giderek açıklanmaktadır. Dolayısıyla bilimsel keşiflerin artışı, Tanrı'nın varlığına olan ihtiyacı ortadan kaldırmıştır, buradan hareketle mümkün tek bilgi türünün deneye ve gözleme dayalı bilimsel bilgi olduğu inancı zirve yapmaya başlamıştır (Özgökman, 2012, s. 53). Bu durum bilimin, insan tarafından mutlak güç olarak yüceltilmesi, metafizik ve dinin ise ideoloji konumuna indirgenmesine neden olmuştur (Gülenç, 2011, s. 1-3).
Sayfa 62 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
Modern dönemde toplumsal yapıda dinin göreceli etkinliğinin önce azalması, postmodern dönemde ise maneviyat üzerinden yeniden dinselliğe dönüşün yaşanması, inanç ve inançsızlık bağlamında önemli gelişmeler olarak değerlendirilebilir. Modernite ve sekülerleşme süreçleriyle birlikte din, siyasal ve sosyal hayattan uzaklaşmaya, sadece vicdani bir konum almaya başlamıştır. Comte, Durkheim ve Freud gibi bilim adamlarının söylemleriyle rasyonalizm ve pozitivizmin dinin yerini alacağı iddia edilmiştir. Gerçekten de bu dönemde sanayileşme ve modernleşmenin gücünün fazlaca hissedildiği, sosyal ve bireysel refahın arttığı, sosyokültürel yapılarda dini zayıflamanın ve inançsızlık eğiliminin arttığı görülmüştür.
Sayfa 62 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
Bireysel anlamda dine ilgisiz ya da karşı kimseler görülebilirken bir toplumun tümüyle inançsız ya da ateist olduğuna pek rastlanılmamıştır. İnsanın dünyayı dolaşsa, duyarsız, edebiyatsız, kanunsuz, servetsiz şehirler bulacağı fakat mabedsiz ve mabudsuz bir şehir bulamayacağı söylenmektedir (Güneş, 2014:153). Bazı toplulukların "dinsiz" olmasının nedeninin toplumsal yaşama yatkın olmadıklarından kaynaklandığı belirtilmektedir (Orhan, 2013, s.13).
Sayfa 60 - Maarif Mektepleri YayınlarıKitabı okudu
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.