-“Eğer iyi olmak istiyorsan; önce kötü olduğuna inan.”
Zira kabul etmezsek kötü yönlerimizi, kullanmazsak aklımızı, en iyisi olduğumuz gafletine düşüveririz. Çünkü biz insan denen varlıklar aldanmaya en yatkın olanlarız."
İstanbul'un Kapalı Çarşı'sında Epiktetos ile karşılaşsanız onunla ne konuşurdunuz? Ona ne sorar, onun size neleri sormasını beklerdiniz? Yazar Dilek Karagöz, kitabında, kendi merak ettiklerini ve böyle bir karşılaşmada neler olabileceğini öz bir biçimde aktarmış. Epiktetos'un sözleri bir yana, yazarın Epiktetos'la karşılaşmadan önce ve ondan ayrıldıktan sonraki iç konuşmaları da başarılı olmuş. Mevlâna ile Epiktetos'un fikirlerinin birbirine benzetmesi de daha önce fark etmediğim bir durumdu. Kitaptaki sohbet, Epiktetos'un kendisinin değil ama öğrencilerinin tuttukları notlardan oluşan, "Kılavuz Kitap" ve "Düşünceler ve Sohbetler" kitaplarındaki cümlelerden oluşuyor. Epiktetos'un kendi zamanından 2000 yıl sonraki İstanbul'a gelmesine pek şaşırmadığını görüyoruz. Bu yüzden onun yazara çok az sorusu oluyor. Bunlar da metnin bağlamıyla ilgili zaten. Aslında bu da ilginç bir konu olabilirmiş. Epiktetos'un söylediklerini zaman zaman tekrar etmesi, öğretisinin kolaylıkla uygulamaya konulamayacağının da bir göstergesi. Çünkü Epiktetos öğretisinde özetle şöyle diyor: "İraden dışındaki hiçbir şey için üzülme. İraden dışındaki şeylerin doğasını anla ve onları öyle kabul et. Eğer onları elde etmek için çabalarsan özgürlüğünü kaybedersin." Murat Menteş'in Derde Deva Randevu ve Derde Deva Randevu-2 kitapları da bugün hayatta olmayan pek çok ünlü kişiyle yapılan hayali sohbetleri içeriyordu. Epiktetos ile Söyleşi, sohbet edilen kişi açısından biraz daha kapsamlı bir kitap.