Dilek Tarıncı Reviews
You can find Dilek Tarıncı reviews, Dilek Tarıncı book reviews, Dilek Tarıncı ratings on 1000Kitap.
Cemre anne, babasını kaybetmiş ve amcasıyla yaşayan genç bir kız. Konuşamadığı ve onlara mecbur olduğu için yengesi tarafından sürekli zorbalığa uğramış. Yolu Kuvars ile birleşince hayatının yönü değişiyor.
Cemre Kuvars'ın evinde çalışmaya başladığında eğitimine, hayatına ve kendisine dair büyük değişiklikler yaşamaya başlıyor.
Kitap bolca hüzün, bolca sevgi ve bolca olay içeriyor.
*Bazen tünelin ucunda ışık yoktur.
Bazen sadece kayıplardan ibaretsindir.
Bazen umutlar bile lal olur…
Çünkü konuşsalar da kimse duyamaz seslerini.
*Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir.
Kadına şiddettin arttığı bu günlerde, özellikle kadının güçlü olması gerektiğini ve kendini korumasını; ne olursa olsun kendi benliğinden taviz vermemesini anlatan harika bir kitap olan Lal Umutlar kusursuz denilebilecek bir yapıya sahip.
Annesinin ve babasının ölümünden sonra yenge, amca ve kuzeninin eline kalınca Lal'in hayatı maf olur. İlk önce konuşma yetisini kaybeder. Sürekli olarak şiddete maruz kalır. Yengesinin amcasını doldurmasıyla yaşlı yatalak bir adamla zorla evlenmesini isterler. Fakat kader bu ya iş için gittiği bir evde Kuvars ile tanışır. Kuvars onu görür görmez ona gönlünü kaptırır.
Artık onun için güneşli günler yakındır.
Sessizliğe sığınan bir kadın, kadının sessizliğine aşık bir adam.
Edebiyatla kalın!
SPOİLER İÇERİR. ALINTILAR YOLDA, GELİYOR.
Şöyle söyleyeyim; kitap böyle çok ilginç başlıyor. Hiç alışık olmadığımız bir türden kız ve erkek çarpışmıyor veya bir okulda tanışmıyor.
Kızın dilsiz olması, annesini babasını kaybetmiş olması ve amcasının evinde küçük yaştan beri yaşamaya başlamasıyla başlıyor. Yengesi kızı istemiyor ve evlendirmek istiyorlar. Amcası da kardeşinin emanetine
Genel olarak kitabı ele aldığımda diğer wattpad kitaplarına kıyasla daha iyi bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Evet kurgusu basitti ama o alışılmış psikopat, kötü çocuk ve mafya tayfası diğer kitaplara kıyasla çok daha az miktardaydı. Bu gerçekten iyi bir şey. Aynı saçma olayları tekrar tekrar karakterlerin isimlerini değiştirerek yazmalarından
"Genelde küçük adımlar atan kadınımın bana koşarak
gelmelerini sevdim ben."
Adel, hayatın yükünü taşıyamadığına karar verdiği bir günde, kendini
bir uçurumun ucunda geride kalan her anısıyla vedalaşırken buldu.
Gözleri daha fazla gözyaşlarını taşıyamazken kollarını iki yana açtı.
Bir adım ilerledi ve rüzgâr saçlarını savurdu.
Her şeyin bittiğini düşündü. Ona karşı sevgisini hiç gösterememiş annesinin tavırlarının, babasının yabancılığının, her gece başını yastığa yalnız koyuşlarının, soğuk odasının o kasvetli havasının... Her şeyin.
Rüzgâr tekrar bedenine saldırırken bu sefer savrulan tek şey saçları olmadı, dengesini kaybederken kendini boşluğa bıraktı...
Ve tam son anda beline dolanan ellerinin sahibiyle hayatı
hiç olmadığı kadar değişti.
O adam, ölüme meyilli bir kızı onu yaşatacak kadar çok sevdi.
Yıkık bir ailenin, prenses ve kurbağa masalının, her an varlığını sonlandırmak isteyen bir kadınla onun için her şeyi göze alabilecek adamın gri hayatlarının deniz kokan hikâyesi
Masal & Rüzgar
"Ve ateş kül oluncaya dek yanmaya devam etti. Su ise buhar olacağını bilmesine rağmen savaşından vazgeçmedi.'' Masal on sekiz yaşını doldurduğunda kaldığı yetimhaneden ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu arada eski yurt müdürü tarafından ona İstanbul'da bir kolejde burs ayarlanmıştı. Kendine kalacak bir yer bulması gerekiyordu artık. Bir yandan da İstanbul'a geldiğinde etrafında ilgiyle dolaşan insanlar ve karşısında köle olacak bir beyaz atlı prens hayal ediyordu.
Ancak ne yazık ki hayat masallardaki gibi değildi. Zaten "Bir varmış bir yokmuş" yerine "Lanet olsun!" ile başlayan bir masaldan ne beklenirdi ki? Masal, karşısına çıkan, sırlarla dolu, karanlık Rüzgar'ın gizemini çözmeye çalışırken kendini ona âşık buluverecekti.