Dimitri Kitsikis

Türk - Yunan İmparatorluğu author
Author
8.3/10
5 People
13
Reads
5
Likes
1,851
Views

Dimitri Kitsikis Posts

You can find Dimitri Kitsikis books, Dimitri Kitsikis quotes and quotes, Dimitri Kitsikis authors, Dimitri Kitsikis reviews and reviews on 1000Kitap.
1839 yılında Atina'da da aynı İstanbul'daki gibi İngiltere ve Fransa'nın ikili baskısı altındaki bir mutlak monarşi rejimi söz konusuydu. İki büyük güç, ülke içindeki Batı yanlısı grupların da desteğiyle Yunanistan'ı ekonomik ve politik düzlemde daha etkin bir şekilde kontrol edebilmek amacıyla Batı tipinde bir anayasayı dayatıyorlardı. Öte yandan İngiltere ve Fransa, Yunanistan'da da aynı Osmanlı'da olduğu gibi Rusların Akdeniz'e inişinin önüne geçmek niyetindeydiler. İngiltere, Fransa ve Rusya arasında varılan bir uzlaşmayla Kral Othon 1832 yılında yeni Yunanistan devletinin başına geçirilecekti. Bavyeralı bir Alman olan Othon, bir yanda İngiltere ve Fransa, diğer yanda da Prusya olmak üzere hamilerinin farklı çıkarlarını tatmin etmeye çabalıyordu. Kralın Rus tarafına biraz daha yönelmesi üzerine Londra, 1838 yılında İngiliz ve Fransız yanlısı partilerin kendisini denetlemesine imkân verecek bir anayasa ilan edilmesi için bastıracaktı. Ama İngiliz ve Fransızların isteklerinin gerçekleşmesi için Atina'da 1843'teki Batı yanlısı devrimi beklemek gerekecekti.
Sayfa 189 - Lempire Ottoman. Arabölge Gerçeği Işığında Osmanlı Tarihine Bakış. İletişim Yayınları, Birinci Baskı 1996 İstanbul. [ISBN: 975-470-504-6]Kitabı okudu
Aslında Yunanlıların gözünde "Katolik" adı verilen kilise, yalnızca Ortodoks kilisesinin temsil ettiği ama Hıristiyanlık kaynağından (zaten Rum Ortodoks kilisesi halen resmi olarak Katolik adını taşır, çünkü bu sözcük Yunancada evrensel anlamına gelmektedir) 1054'te ayrılmış (shisma) bir eğilim sayılmıyor, yanı sıra, 9. yüzyıldan beri süren heresis'in (sapkınlığın) sorumlusu tutuluyordu. 25 Aralık 800 yılında Cermen İmparatoru Şarlman, Roma'daki "Papa" adı verilen piskoposu -ki bu "Papa", aslında ilk Hıristiyan Kralı I. Büyük Konstantinos'un 4. yüzyılda kente gelişinden beri merkezi İstanbul olan Ortodoks kilisesinin bir patriğiydi- kendisini Roma İmparatoru ilan etmeye zorlamıştı. Oysa ki Romalıların tek İmparatoru İstanbul'daydı. Şarlman ve halefleri o tarihten itibaren Roma'daki piskoposluğun başına Cermenleri getirerek onları Ortodoks dogmasını değiştirmeye zorlayacaklardı. Yunan dilinde Ortodoks, gerçek inanç anlamına gelmektedir.
Sayfa 173 - Lempire Ottoman. Arabölge Gerçeği Işığında Osmanlı Tarihine Bakış. İletişim Yayınları, Birinci Baskı 1996 İstanbul. [ISBN: 975-470-504-6]Kitabı okudu
Reklam
Yunan Kültür Bakanı Melina Mercuri, 21 Haziran 1985'te Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand'ın da hazır bulunduğu bir törende Atina'yı Avrupa'nın kültür başkenti ilan etmiş ve Akropoľ'de yaz gündönümü sırasında, güneş batarken Eski Yunan'dan kalma bir çoktanrılı ibadet gösterisi düzenlemişti. Fransız Devrimi'nin ürünü Yunan Milliyetçiliği'nin, Slavların güneye inişine karşı Fransız çıkarlarının hizmetine koşulduğu ölçüde, Fransız diplomasisi de Megali İdea'yı destekleyecekti. De Moüy şöyle yazıyordu: "Bugün Yunanlıların gücünü oluşturan, milli duygularıdır. Bu, özellikle, güçlü devletler tarafından desteklenen Slav halklarının, Yunanlıların geleceğini ve gelişme imkânlarını her bakımdan tehdit ettiği bu dönemde daha da önemli hale gelmiştir."
Sayfa 155 - Lempire Ottoman. Arabölge Gerçeği Işığında Osmanlı Tarihine Bakış. İletişim Yayınları, Birinci Baskı 1996 İstanbul. [ISBN: 975-470-504-6]Kitabı okudu
Yunanlıların kafasına ırksal nefreti Batılı aydınlar sokuyorsa da onları, Türkler aleyhine, toprak genişletilmesi anlamına gelen Megali Idea'yı gerçekleştirmeye itenler, büyük güçlerin diplomatlarıydı. Zaten bu düşüncenin isim babası, terimi ilk kez 1844'te kullanan ve Yunanistan'daki Fransız yanlısı kesimin başı olan loannis Kolettis'ti. Yunanlıları kışkırtan diplomatlara örnek olarak, 1877-78 arası İstanbul, 1880-86 arası da Atina'da görev yapan Fransa Büyükelçisi Charles de Moüy'ü (1834-1922) verebiliriz. Aynı Driault gibi De Moüy de Yunan çıkarlarına son kertede hizmetten çok zarar veren fanatik "Filelen"lerden (Yunan dostu), Türk düşmanlarından biriydi. Hellenismos'un (Rumluğun) Doğudaki "kutsal misyonu"na dair abartılı propagandalarıyla Yunanlıları 1922'deki hezimete itenler de bunlardı. Aslında De Moüy Yunanlıları Doğu'nun üstün ırkı olarak görüyordu. Yani sonuçta Yunanlılara Osmanlı İmparatorluğu içinde ayrıcalıklı bir yer verilmeliydi ki onlar da Batı'nın çıkarlarını bölgede savunsunlar. Aynı ayrıcalıklı yer daha sonra da İsrail'e verilecekti.
Sayfa 154 - Lempire Ottoman. Arabölge Gerçeği Işığında Osmanlı Tarihine Bakış. İletişim Yayınları, Birinci Baskı 1996 İstanbul. [ISBN: 975-470-504-6]Kitabı okudu
"Denizlere sokulmaya çabalayan kıtasal güç ile, onun elinden tüm önemli deniz tezgâhlarını kapmaya ve denizi tekeline almaya çalışan deniz gücü arasındaki çatışma, hemen her zaman (Doğu Sorununun) tüm büyük evrelerinin en karakteristik olgusu olagelmiştir."¹ Zaten tüm Avrasya uygarlıkları tarihinin genel bir karekteristiği olan bu saptamanın, Doğu Akdeniz açısından çok da özel bir değeri yoktur.² Ama ilginç olan, yazarın bundan çıkardığı sonuçtur: "Doğu sorununun kısa bir süre için gerekli koşulu, Birleşik bir Ege Devleti'nin oluşturulmasıydı. Yine geniş bir imparatorluk bunu Arşipel'in iki yakasında da oturttuğunda, Avrupa'nın güneydoğusunu bile içine alabilen bir barış ve dinginlik devri açılabiliyordu."³ ¹ Pierre Waltz, La Question d'Orient dans l'Antiquite ("Antik Çağ'da Doğu Sorunu"), Paris, Payot, 1942, s. 360-61. ² Bkz. L S. Stavrianos, The World to 1500. A Global History ("1500'e dek Dūnya. Küresel Bir Tarih"). Englewood Clills, Prentice Hall, 1970, 188, sayfadaki harita. ³Waltz, a.g.c.,s. 362-63.
Sayfa 146 - Lempire Ottoman. Arabölge Gerçeği Işığında Osmanlı Tarihine Bakış. İletişim Yayınları, Birinci Baskı 1996 İstanbul. [ISBN: 975-470-504-6]Kitabı okudu
Hıristiyan ve Müslüman reaya, yeniden başlayan ve giderek daha uzun sürelere yayılan angarya uygulamasından ve ağır vergilerden kaçmak üzere, topraklarını terkedecek, yeni büyük, özel mülklerde tarım işçisi (ırgat) olarak çalışacaklardı. Böylelikle, topraksız bir köylü sınıfı oluşacaktı. 16. yüzyılın sonundan itibaren İmparatorluk halk ayaklanmalarıyla sarsılmaya başladı. Açlıktan ölmemek için kırlarda dolaşan haydut çetelerini (levent) kuran köylülerin bu "büyük kaçış"ı, yerleşik düzen aleyhine dönebilecek herhangi bir hareketin beslenebileceği insan kaynağını oluşturmuştu.
Sayfa 141 - Lempire Ottoman. Arabölge Gerçeği Işığında Osmanlı Tarihine Bakış. İletişim Yayınları, Birinci Baskı 1996 İstanbul. [ISBN: 975-470-504-6]Kitabı okudu
Reklam
27 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.