Motorlarımız gecenin ikisinde sessiz caddelerde gök gürültüsünü andıran sesleriyle şaha kalkmış demir atlardı. Bu sesi gürültücü bulan artık hayatlarında heyecan namına hiçbir şey kalmamış insanlara acırdım. Televizyon denen o aptal kutusunun karşısında tükettikleri ömürlerinin hiç farkına bile varmıyorlardı. Benim o sesle nasıl gurur duyduğumu, nasıl şahlandığımı bilselerdi keşke...